on top.06

42 5 0
                                    

'Fazla cesurca değil miydi?Birden konuşmaya başlaması ve Taehyung'u evine davet etmesi.Ow,Hwang Luna düşündüğümüzden daha da havalı birisi.'

Jimin saatlerdir tekrarladığı cümleleriyle Jungkook'un kafasını iyiden iyiye şişirirken sinirleri bozulan Jungkook ona ters ters baktı.Bu yaptığı Jimin de ters etki bırakırken Jimin Jungkook'un sinirli bakışlarına karşı sırıttı.Jungkook'un aşık olma gibi bir olayı yoktu,kızların herhangi bir yerine tutulur ve arzu besler , bir çeşit ego tatmini gibi görürdü. Yaptığı şerefsizce şeylerden övünmüyordu ama doğası buydu gibi geçiştiriyordu. Sadece Luna'yı hayatında 1-2 kere muhabbet etmiş olduğu birine göre fazla umursadığını ve her gördüğü yerde durgunlaşıp onu kestiğini anlamak diğerleri açısından zor olmuyordu . Jungkook onlara netçe bir şey asla söylemezdi ama şu an kız arkadaşı yoktu ve en yükseğe koymak için Luna mükemmel bir seçim değildi. En azından şu an için böyle düşünürek kendini kandırmaya devam etmeye çalıştı. 

 'Nasıl olmuş?'

 Derin ve duru bir sesle Taehyung'ı duyunca kafasını kaldırdı ve arkadaşına baktı . Hatta normale göre fazla şık olmuş arkadaşına.Üstüne giydiği siyah kazak ve altında ki siyah kot pantolonuyla genelde giyimine katmadığı o şıklığı vermişti. Belirgin kasları ve her zaman şekilli açık kahverengi saçlarıyla Kim Taehyung herkesi düşürebilecek o kabiliyete sahipti .Herkes Tae'yi öven sözlere sahipken Jungkook sadece sırıttı ve beğendiğini gösteren bir sırıtış sundu .  Nedense Luna'yı etkileyeceğini düşünmüş ve hafif bir mide karıncalanması yaşamıştı. Erkeksi parfümünü geride bırakan Tae Luna'nın evine gideceğini söyleyerek evden ayrılmıştı .Tabii ki oturup dönmesini beklemeyecek olan Jungkook soluğu birkaç gün önce tanıdığı popüler kızın yanında aldı. Luna'nın asiliğinin kendine çektiğini ve reddedildiği için ilgi duyduğunu düşünen Jungkook asla tek bir kadın için beklemezdi .O kadar güzellik varken neden tek bir tanesiyle kendisini sınırlandırsındı ki?

********************** Hwang Luna's House 

Annesiyle ettiği kavga üzerine onların babasıyla birlikte Kanada'ya gideceklerini ve bu süreçte Luna'nın 'iyiliği' için Seoul'de kalması gerektiğine karar vermişlerdi.Ona boktan bir kart Kore'de bulunan villalardan ve Luna'nın arabasını kullanma iznini bırakmışlardı.Artık ailesinin onu tınlamayışını farketmiş daha da boka giden hayatını düzeltmek için ne yapacağını bilememeşti.Okuldan döner dönmez ailesinin gittiğini öğrenmiş ve ona bırakılan hisse senetleri ve kuru bir mektupla mükemmel bir ayrılık geçirdiğini düşünmüştü.Oturduğu salonun içine etmiş uzandığı kahverengi deri koltukta azıcık düşündü ve hayatının ellerinden kaydığı gittiği gençlik ve çocukluk dönemini yad etti.Asla kendi kararlarını alamamış büyük baskılar içerisinde yetişmişti.Sade ve kibar giyinim,klasik müzik operaları,elektro çalmasına izin verilmemesi ve gizlice katıldığı elektro kursları...Şu an ailesinin tamamen Kore'yi ve kendisini terkettiğini düşününce ürperdi.Onu denetleyecek kimse yoktu.Tamamen bomboş kaldığını düşünerek tedirginleşti ve odanın öylesine bir yere gözlerini diktiği için gözlerinin sulandığını farketti.Onu aydıran şey sesli telefon müziğiydi.Arayanı kontrol ettiğinde Hara olduğunu gördü ve aramayı yanıtladı. 'ah,efendim Hara.'  Hara'yla konuşurken bi yandan da devam ettiği gibi yeri izlemeyi sürdürüyordu. 'Oh,Taehyung geldi mi diye soracaktım tatlım,Youngjae ile birlikteyiz hafif dedikodu yaparken konu sana geldi ben de hazır hatırlamışken arayayım dedim.' Sesli bir kahkahadan sonra devam etti Hara 'Youngjae de selam söylüyor,Nasıl geçti merak ediyorum şimdilerde gelmiş olması lazım,değil mi?' Hara konuştukça Luna mal gibi yere bakmayı sürdürüyordu.En sonunda 'Hara boku yedim.' zar zor konuştu ve 'Seni sonra arayacağım,hoşçakal.' Hızlıca telefonu kapattı ve ayağa kalktı .Zar zor belinde duran şortunu yukarı çekti ve evin ne durumda olduğuna baktı. Evi düzeltmeye başlasa ne kadar süreceğini düşünmeye girdi ve evi bok götürdüğünü farkederek kendine küfretti . Annesi gideli 2-3 saat olmuştu ve eve girdiği gibi gelen sinirle etrafı dağıttığı için  her taraf berbattı.En azından 10-20 dakikaya bir yerleri düzeltebileceğini düşündü ve tekrardan nasıl unuttabildiği için daha da sinirlendi. 'Bir yerden başlayayım en azından.' diyerek yerdeki sweat'ini kaldırdı ve anında çalan zille irkildi ve sağlam bir küfür savurdu. 'Hay sikeler.' Kapıyı açmamayı dahi düşünürken kapı tekrar tıklatıldı ve ayıp olmaması adına kapıya koştu Luna.Karşısındaki tamamen şık görünümlü Tae'yi görünce bir kaç saniye kaldı.Tae anlamaz bir ifadeyle Luna'ya ve üstündekine bakıyordu.Altındaki şortu ve üstündeki yarım badisiyle gerçekten ateşli biri olduğunun farkına vardı.Aynı zamanlı Luna Tae'ye düşmeye zaman bulamadan 'Kusura bakma,seni çağıran bendim ama tamamen aklımdan çıkmış.Ev biraz dağınıkta ve ah,Hoşgeldin.' bıdır bıdır hızlı hızlı konuşurken Tae gülümsemiş ve eve girmişti.Krem kumaş koltuklar ve kahverengi deri koltuklarla modern ve şık salona girdiğinde koltukların üzerindeki kıyafetlerle hafif sırıttı.Gerçekten unuttuğunu farkedince aptal kız diye dalga geçti kısık sesle.Luna hızlı hızlı eline gelen şeyleri arkasına topluyor ve koltuğun kenarlarına sokuyordu. 'Açıkçası sıkıntı yok,sen benim evimde çok daha kötülerini gördün.Ve Jungkook olayları.' Tae açıklamasının karşısındaki kızı rahatlatmak yerine daha da çok gerdiğini farkedince hafif bir kahkaha attı ve 'Jungkook ilgiye alışık birisi ve bunun olmasını senin kadar umursamadı.Hatta evime gelenlerin yarısı onun için geliyor diyebiliriz,yakışıklı velet.'  Luna halen daha Tae'nin suratına bakarken 'Pekâla,Laptop'ı getireyim sorun olmazsa burada yapalım çünkü odam buradan çok daha dağınık.' dedi mahcupça.Tae sadece gülümsedi ve bekledi.Luna'nın düşündüğünün aksine daha olgun gibi olduğunu farketti Luna.Çift kişilikli olabileceğini düşündü ve güldü.Ardından Laptop'ı büyük sehpaya koydu ve ailesinin kendisi için hazırlattığı atıştırmalıkları sunumluklara koyarak Tae'ye ikram  etti.Yanına içecek olarak ne koyacağını bilemezken en son kahvede karar kıldı ve her şeyi hazırlayıp üstüne de bir kazak alarak oturdu.Tae evin modern olmasının yanında samimi havasını ve hindistan cevizi kokusunu sevmişti.Luna ona göre Jungkook'un seveceği bir tip değildi.Jungkook genelde pohpohlanmış zengin sarışın çıtırları severdi ve Luna pek onlar gibi değildi.Genelde daha sakin ve huzurlu bir yapısı vardı ve bu Tae'de hayranlık uyandırmıştı.Derse başladıklarında saçlarını dağınık bir topuz yapmış ve öyle devam etmişti Luna.Bitirdiklerinde ise ikiside rahatlamış ifadeyle deri koltuğa iyice yayılmış ve birbirleribi gülümsemişlerdi.Taehyung geldiğinde daha gergin olan Luna şimdi rahatlamıştı ama kafası hâlâ karışıktı.Gözü tekrardan bir yere takılıp sessizleştiğinde ne olduğunu sordu Taehyung.

seni dert etmeler' jeon jeonggukWhere stories live. Discover now