Söyleyebileceğim sadece buydu. Tüm kelimeler dilimin ucundaydı ama içimde bir şey söylememe izin vermiyordu. Bu kelimem onu durdurmamıştı, odadan çoktan çıkıp gitmişti ama ben öylece kapanan kapıya bakıyordum. Böyle olmamalıydı. Ailem henüz yaşadığımı bile bilmiyorken Azad onları suçlu çıkarmamalıydı. Onlara bu şoku yaşatmaya hakkı yoktu. Çıplak ayaklarımla koşarak kapıyı açmış ve hızla merdivenlerden inmiştim. Azad o sırada dış kapıya doğru ilerliyordu, nefes nefese kalmıştım. Kapıya yetişememiştim, azad kapının kolunu çoktan tutmuştu. İçimden mi gelmişti yoksa amacım sadece onu durdurmak mıydı bilmiyordum ama kollarımı hızla beline sarmış, başımı sırtına dayamıştım. Yüzünü görmemem benim için daha iyiydi, böyle daha az utanç veriyordu. Ona ilk defa böyle sarılıyordum ve az önce cevabını bilmediğim sorunun cevabı bir pankarta yazılıp asılmış gibi tek tek kalbimin üzerine düşmüştü kelimeleri. İçimden gelmişti. Onu durdurmak için değildi sarılışım, onu engellemek için değildi, ailem için değildi, içimden geldiği için yapmıştım.

Ona sarılmak istediğim için yapmıştım bunu.

( Bir saat arayla yazmaya devam ediyorum, çok heyecanlandığım için bir saat boyunca yazamadım sadece ekrana baktım)

Beline doladığım ellerim önden birleşmiyordu bile, onun yanında ufacıktım. Başımı sırtına dayadığımda sert olmasına rağmen bana en yumuşak şey gibi gelmişti. Şimdi kokusunu daha iyi alabiliyordum ve içimde başka bir korku da oluşmuştu. Beni kendinden uzaklaştırıp gider miydi? Bunu yapmamdan rahatsız olur muydu? Odadaki bakışları o kadar mesafeliydi ki, artık beni sevmiyor olabilirdi, onun duygularını hiçbir zaman anlayamamıştım ve şimdi de anlayamıyordum.

Bir süre öyle kalmıştık, Azad elini kapıdan indirmişti yavaşça. Ellerini ellerimin üzerine götürüp bir kaç saniye okşamıştı ama sonra ellerimi kendisinden uzaklaştırmış, bana doğru dönmüştü. Ellerim yavaşça yere doğru düşerken gözlerim dolmuştu. Tahmin ettiğim gibiydi, aptallık etmiştim. Bu onu rahatsız etmişti.

"Zor olmuştur," demişti bana bakarken, ama ben ona bakamıyordum. Bakarsam ağlarım diye korkuyordum. "Birilerini korumak için sevmediğin birine sarılmak senin için zor olmuştur."

İçim içimi yiyordu, aptallığımdan ağlamak istiyordum.

"Evet zordu," demiştim dolu gözlerimi yerden alırken onun gözlerine bakarak. Ben bunu içimden geldiği için yapmıştım, bu sözleri duymak canımı yakıyordu. "Nefret ediyorum senden çünkü."

Bir çocuk gibi hırsımı çıkarmaya çalışıyordum ama kendi söylediğim kelimeler kendi canımı daha çok acıtıyordu.

"Tam aksine," diyerek bana doğru bir adım atmıştı Azad. "Ben de seni çok seviyorum."

Ondan bunu duyduğumda içimin rahatladığını hissetmem ve gözyaşlarım yanaklarıma dökülmesi bir olmuştu. Gözlerimi kaçırmıştım, ben deliriyor muydum? Azad'ın beni sevdiğini söylemesi beni nasıl bu kadar mutlu edebilirdi?

"Gitmemen için yapmadım," demiştim mırıldanarak. Öyle bilmesini istemiyordum. Zaten yeterince utanmıştım ama utanarak ona attığım bu adımı gitmemesi için yaptığımı düşünmesini de istemiyordum.

"Ne için yaptın?" diye sormuştu ciddiyetine devam ederken. Söyleyecektim. Her şeyi söylüyorken, şu an her şeyi konuşuyorken ona gerçeği de söyleyecektim.

"Gitmemeni istiyorum çünkü bunların hepsini planlayan senin babandı, ne Boran ne de ben, senin suçladığın gibi ailemin de haberi yoktu." demiştim onun gözlerine bakarak. "Beni öldürmek isteyen senin babandı. Boran beni o arabadan son an da kurtardı."

Azad sessizdi, belki de ilk defa bu kadar sessizdi. İçini açıp baksaydım belki de yüzüne bakarken gördüğüm acıdan daha azını görürdüm. Kendi babası tarafından hançerlenmesi ve bunu benim ona söylemem onu büyük bir yıkıma uğratmış gibiydi ama korktuğumdan daha sakindi. Ben de sessizce onu izlemiştim, onu bu halde gördükçe gözyaşlarım daha fazla akıyordu.

SEVECEKSİN  (Köy serisi I ) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin