12 - KALBİN KAPALI KAPISI

76 3 38
                                    

Hoşgeldinizzzz 💜

Sevginizi esirgemeyin, sizi çok seviyorum. ⭐


"Ne yapacağım ben bu korkularımla, nasıl iyileşeceğim?"


"Ne zamandan beri hasta peki kalbi?"

Doktor, Oğuz Sayman'ın sorusuyla beraber gözlerini ona çevirdi ve, "hastalığın ne zaman ortaya çıktığı hakkında net bir şey söyleyemeyeceğim fakat hastalık başlayalı uzun zaman olmamış," dedi. "Fakat nasıl ortaya çıktığı hakkında birkaç şey söyleyebilirim."

Oğuz Sayman kafasını salladığında hemen yanında oturan Zehra Sayman gerildi. Ayakta dikilen Selim Sayman'sa hiçbir şey söylemeden öylece doktoru dinliyordu.

"İki olasılık var," dedi doktor. "Fazla stres, sıkıntı ve üzüntüden dolayı ortaya çıkmış olabiir. Kalp hassas bir organdır, yaşadığı mental sorunlar ağır gelmiş olabilir."

Selim Sayman gözlerini yumdu ve dişlerini sıktı, ardından sakinleşmek adına bir nefes verdi fakat işe yaramadı.

Oğuz Sayman gerildi."Diğer olasılık ne?"

"Genetik," dedi doktor. "Hastalığın genetik olabileceğini düşünüyoruz."

Zehra Sayman ellerini dizilerinin üzerinde yumruk yaptığında, "imkansız," dedi Oğuz rahat bir tavırla. "Ailesinde kalp hastası olan hiç kimse yok."

Selim gözlerini babasına çevirdiğinde öfkeden ruhunun daraldığını hissediyordu. Onu hiçbir zaman kabullenmezken kendinden ailesi diye bu kadar kolay bahsetmesi zoruma gidiyordu.

Doktor başını salladığında hastalığın stres ve üzüntüden olduğuna kanaat getirdi, fakat yanılıyordu.

"Peki bir şey yapılamaz mı?" diye sordu Zehra umutsuzca. "Bir tedavisi yok mu?" Olmadığını biliyordu.

"Kalp hastalığı kronik bir hastalık," dedi doktor huzursuzca. "O yüzden yapabileceğimiz bir şey yok. Şuan sadece onun stresten uzak kalması ve gerekli kontrollere gelip ilaçlarını alması gerekiyor."

Stresten uzak kalması gerekiyor.

Doktor aniden aklına gelen şeyle hızlıca sordu. "Herhangi bir spor dalıyla ilgileniyor mu?"

"Futbol," diyerek atıldı Selim. "Futbol oynuyor."

Doktor stresli bir nefes verdiğinde, "korkarım ki bırakması gerekecek," dedi. "Çünkü kalbi stresi kaldıramayacağı gibi, fazla yorgunluğu kaldıramaz."

Zehra ve Selim birbirine baktığında aynı şeyi düşündüklerini fark ettiler. Futbol, Arel'in şu hayatta en sevdiği şeylerden biriydi. Bir spordan daha çok bir yaşama biçimiydi onun için. Futbolu ondan almak bencillik olurdu fakat oynamasına izin vermek çok daha büyük bir bencillikti.

"Hiç mi oynayamayacak?" diye sordu Selim yutkunarak. "Hiç çaresi yok mu?"

Olmadığını bile bile umutsuzca soruyordu. Çaresizlik denen buydu.

BEYAZ FREZYA Where stories live. Discover now