02- SERÇE

119 12 71
                                    

Selam canımın içleri 🥺🖤

İkinci bölümle geldimmmm 🥺

Her kitapta bölüm kadın karakterle başlar, bu sefer erkek karakterle başlıyor :)

İyi okumalar 🖤

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın 🖤

"Geçmiş, aslında hiç geçmemiş olandır; Dün kadar yakın, yarın kadar uzak."

AREL SAYMAN

Bir ay önce...

Filmlerdeki başrol erkekleri bilirsiniz; Zengin, egoist, baba parası yiyen, popüler, her kızın dibinin düştüğü, kiminin zengin diye arkasından küfür ettiği, kiminin de zengin diye arkasından koştuğu çocuklardır.

Hayatıma kapının girişinden bakanlar, beni o başroldeki popüler erkek sanarlar. İçeri girenlerinse gördüğü şey koca bir hiçliktir.

İşte bende, koca bir hiçim.

Fazlası değil.

"Okuldan sonra şirkete uğra. Yapacağımız işler var."

Babamın sesiyle beraber gözlerimi kahvaltı tabağından ayırıp ona baktım.

Yine başlıyoruz.

"Benim ne işim var şirkette?" diye sordum kaşlarımı kaldırarak. "Hem okuldan sonra futbol antrenmanım var, olmaz."

"Bir günde ertele şu antrenmanı o halde," dedi babam sert bir sesle.

"Erteleyemem," dedi umursamaz bir sesle. "Yurt dışı maçı için hazırlanıyorum."

"Arel," diye mırıldandı babam öfkeli bir nefes vererek. Dudaklarını araladığı sırada abim araya girerek, "şirketteki işler o kadar da önemli değil," dedi. Daha sonra siyah gözlerini bana çevirdi. "En azından Arel açısından."

"İşleri öğrenmesi lazım," dedi babam. "Benden sonra o geçecek şirketin başına."

Lazım falan değildi.

Sadece abim babamın kuklalası olmayı reddetmiş, kendi hayatını kurup polis olmuştu.

Eh, hal böyle olunca babamın elinde kalan tek piyon bendim.

Bir koltukta oturup sıkıcı evraklar imzalamanın nesi havalı?

Babam anneme döndüğünde, "öyle değil mi, Zehra?" diye sordu kaşlarını kaldırarak.

Annem çatalını tabağının kenarına bıraktı. "Bunun için daha zaman var," dedi kahverengi gözlerini babama çevirerek. "Sıkma çocuğu bu kadar."

Elimde olmadan tebessüm ettiğimde rahat bir nefes verdim. Yine de bu evde beni anlayan birileri vardı her zaman.

Yani, bazen.

"Annem haklı," dedim ela gözlerimi babama dikerek. "Hem bu sene benim sınav senem. Dershaneye başlayacağım, özel ders alacağım, bir de okul var üstüne. Vaktim yok."

"Yaz tatili yeni bitti Arel," dedi babam. "Ayrıca gece üçe kadar antrenman yaparken okulun ya da sınavın umurunda bile olmuyor."

Stresli bir nefes vererek başımı öne eğdim. Yine konu futbola gelmişti. Yine. Şu hayatta zevk alarak yaptığım tek şeyi de elimden alırsa başı göğe mi erecekti Allah aşkına?

"Yine başlama," dedim sıktıntıyla. "Oynadığım 2 - 3 saat. Ona da bir zahmet dil uzatma."

Babam "Arel," diyerek söze başlayacak oldu ki, "geç kaldım," diyerek sözünü kestim. Tabağımdaki son peynir parçasını ağzıma attım ve masadan kalktım. "Size afiyet olsun."

BEYAZ FREZYA Where stories live. Discover now