04 - HİÇ OLMADIĞI KADAR YAKIN

55 4 43
                                    

Dördüncü bölüme hoşgeldiniz. 🖤🖤

İyi okumalar. 💗

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. 🤍

"Bizden, çektiğimiz işkencelerin izlerini bir çukura gömüp üzerine toprak atmamızı istediler; adına yaşamak dediler."

Bazen kişiliğinizi seçemezsiniz. Siz iyi biri olmak istesenizde hayat sizi kötü biri olmaya iter. Bu, evrenin, tüm yaşadıklarınıza rağmen size verdiği cezadır.

Ve ruhunuz parçalara ayrılana kadar içinizdeki kötülük sinsice her zerrenize yayılmaya devam eder. Siz iyilik için mücadele etmediniğiniz sürece de kalbiniz kötülüğü seçer.

Ne olduğumu bilmiyordum, kim olduğumu bilmiyordum ve artık kişiliğimi de bilmiyordum.

İyi birisi miydim, kötü birisi miydim bilmiyordum.

Araftaydım ben, araftım.

Ne cennet kabul ederdi beni bahçesine, ne de cehennem ateşinde yakardı.

Cenneti hak edecek kadar saf değildim ama cehennemi hak edecek kadar da günahlar değildim.

Değildim, değil mi?

"O sınavı geçebileceğini biliyorum."

Ağzıma attığım son peynir parçasını ağzımda yavaş yavaş çiğnerken, masaya kilitlenen gözlerim Yasin abiye çevrildi. "Ben pek emin değilim."


Bu kadar gerilme," dedi Yasin abi, çayını yudumlarken. "Alt tarafı bir sınav ve çoğunlukla sayısal ağırlıklı ve sende sayısalcısın. Çok rahat yaparsın."

Sıkıntıyla nefesimi verdim. "Bunu yapmak zorunda mıyım?"

Yasin abi kaşlarını çattı. "Bu da ne demek?"

"O Arel denen çocukla aynı okulda okumak zorunda mıyım?" diye sordum hiddetle. "Ben onun adını duymaya bile dayanamıyorum. Yakınımda olmasına nasıl katlanacağım?"

"Başka şansımız olduğunu mu sanıyorsun?" diye sordu Yasin abi keskin bir sesle. "Zorundasın Efil. Katlanmak zorundasın. Beni anlıyor musun?" Gözlerinde benimkine benzeyen intikam hırsını gördüm. "Mahvetmek istiyorsan, mahvolmak zorundasın. Acı çektirmek istiyorsan, acı çekmek zorundasın. Ölmek zorundasın, Efil. Eğer nefessiz kalmalarını istiyorsan, seninde nefesin kesilmeli."

Türkiye'ye döneli iki hafta olmuştu.

Bu iki haftanın her saatinde babamla beraberdim. Onunla konuşuyordum, cevap vermese de dinliyordu. Ellerini öpüyor, sarılıyor, bazen de ona belli etmeden sessizce ağlıyordum.

Öyle bir ağlıyordum ki, onsuz geçen beş senenin hesabını en ağır şekilde sormak istiyordum.

Bugün, Fer Koleji'ne girmek için yapılacak olan FKGS denen aptal bir sınava girecektim.

Hayatıma mâl olacak bir kumarın, ilk hamlesi buydu.

O okula kaydolmak.

Arel Sayman'la aynı okulda okumak.

İsmini duyduğumda bile oluşan öfkeyle bile başa çıkamıyordum. Nasıl olacaktı da onunla aynı okuyacaktım?

Onunla aynı okulda okumak demek, onu her gün görmek demekti; onunla konuşmak, onun gözlerinin içine bakmak, her anına şahit olmak demekti.

BEYAZ FREZYA Where stories live. Discover now