17. Perde (+18)

71 9 10
                                    

Lütfen bölüm öncesinde oy vermeyi unutmayın, düşüncelerinizde benim için çok önemli yorum yaparsanız sevinirim.

İyi okumalar çiçeklerim 🌺

İnstagram-> carmenella.13

Bölüm Şarkıları
🌺Şebnem Ferah- Bu Aşk Fazla Sana
🌺Barış Kocatürk- Sararmış Kağıt



"İnsan, birisini sevmek felaketine uğradı mı, esir gibi bir şey oluyor."
-Reşat Nuri

Yağmur yağıyordu.

Bardaktan boşalırcasına dedikleri bu olmalıydı. Arka bahçenin kapısını açmış, dışarıyı izliyordum. Sanırım babam dün geceyi hatırlamıyordu yada hatırlamak istemiyordu. Sabah uyandığında ona tek söylediğim elini kestiği ve benimde temizlediğimdi. Yalan değildi sadece doğruyu eksik anlatmıştım. Ne sayıklamalarından ne de ağlamasından bahsetmemiştim.

Bugün işe gitmemişti ama odasına kapanmıştı. Onu zorlamayacaktım. Bir şeyler olduğunun farkındaydım ve babamın bana anlatmasını bekliyordum.
Dün gece Verka yine aramıştı, bu sefer açmayı istemiştim ama babamla ilgilenirken aklımdan çıkmıştı. Çıkmasaydı bile açabilecek halde olmazdım.

Titremeye başlamamla, kapıyı kapatıp mutfağa geçtim. Daha kahvaltı bile etmemiştik. İçimden bir ses babamın hiçbir şey yemeyeceğini söylüyordu. Yine de ikimiz için bir şeyler hazırlamaya karar verdim.

Babam ve kendim için tost yaptım ve portakal suyu sıktım. Kendiminkileri kenara koyup, babam için hazırladıklarımı tepsiye koydum. Tepsiyi alıp babamın odasının önüne geldim. Kapısını üç kere hızlı iki kere yavaş tıklattım. Bu bizim için bir şifreydi. Tepsiyi kapının önüne koyup kahvaltımı etmek için mutfağa döndüm.

Tostumu ve portakal suyumu alıp, mutfak masasına geçtim. Telefonumu odamda bırakmıştım. Kahvaltımı kısa sürede bitirmiştim. Boş tabağımı ve bardağımı bulaşık makinesine yerleştirdim. Odama çıkarken babamın tepsiyi aldığını gördüm.

Odama geçip, kendimi yatağa attım. Derin bir nefes alıp, komodinin üzerindeki telefonumu elime aldım. Mesaj yoktu, dün geceden sonra aramada yoktu. Buna üzülmeli miydim? Bilmiyordum. Sonuçta böyle olmasını isteyen bendim. Tüm hafta okula gitmemem de sıkıntıydı.
Telefonumu eski yerine koyup, uzandım. Gözlerimi kapatıp sadece biraz huzur diledim.

Demir Olcay'dan

Çiçek kızımın kapıya koyduğu tepsiyi almıştım çünkü almadığımı görürse üzülürdü. Bir şeyler yiyebilecek halim yoktu. Onun için yaşıyordum, ondan önceki yaşam amacımı kaybettiğimden beri.

Ah Asmin, şimdi burada olsaydın kızınla gurur duyardın. Elimdeki fotoğrafta gülen kadının, yüzünü bir kez daha okşadım.

"Büyüdü kızın Asmin, sana benziyor. Senin gibi dik başlı. Senin gibi güzel. Senin gibi düşünceli." Yaşlar akıyordu gözlerimden, yaşlar hiç durmuyordu seni kaybettiğimden beri.

Ben seni zaten kaybetmiştim, birde ölmene gerek var mıydı? Sana gökyüzüm demiştim, sen gittin gökyüzü oldun. Bilseydim, demezdim.
Biz ayrıldık, ben sana kapıyı kapatmak zorunda kaldım ama o pencerenin kenarındaydım. Şimdi ömrümü o pencerenin kenarında harcayacağım.

"Seni hiç unutmadım. Ne benden gittiğinde ne hayattan gittiğinde. Sonsuza kadar da unutmayacağım. Ölüm bizim sonsuzluğumuz Asmin." Bizim aşkımız yarım kalmıştı. Hayır, bizim aşkımız mahşere kalmıştı.

Kül DeğirmeniWhere stories live. Discover now