21. Bölüm-Yeğen

33 7 27
                                    

Tekrardan merhaba! Bu bölüm özellikle bir karakterimizin derinleştiği bir bölüm olacak. Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım. İyi okumalar! Bir sonraki bölümde görüşmek üzere... 

Eda'dan,

"100 alıyor muyuz o zaman?" dedim keyifli bir şekilde arkama yaslanarak. Dersin başlamasına daha vardı.

"Benim için 80 üstü alsam kâfi. Gözümüz fazlasında yok çok şükür." dedi Ceyda yandan yandan Selin'e bakarak. Selin hınzırca sırıttı, dışarıdan öyle hırslı gözükmezdi ama dersler onun da önceliğiydi şu aralar. Ya da en azından yumurta kapıya dayanıncaya kadar.

"Bana laf mı çarpıttın bakayım sen?" Ceyda çekinmeden yapıştırdı cevabı,

"Evet."

"İnsan bir yardım eder, soru atıyorum bakmıyorsun bile." diyerek devam etti küskünce.

"Pamuk şekerim ama hepinize söyledim. Sınavdan önceki gün telefonu kapatıyorum ben. Görmemem normal." Selin ne zaman Ceyda'nın gönlünü almaya çalışsa böyle şirinlikler yapardı. Şimdi de küçük bir çocuk gibi Ceyda'nın yanaklarını sıkıştırıyordu.

"Hadi hadi." diyerek Selin'i itekledi.

"Eda'yla Ateş olmasa ben yine 70'lerde kalırdım." Gülümsedim, Ateş ise ondan beklemediğim bir cevap vererek beni hayrete düşürdü. Elini göğsünün üzerine koyarak hafifçe başını eğdi,

"Eyvallah Ceyda emmi." Bu lafla ben bile kendimi tutamadım ve kahkahalara boğulduk. Sınıfsa bizim çıldırmış gibi gülmemize garip garip bakmaya başladı. En sonunda sakinlediğimizde Ceyda devam etti,

"Babam zaten şu ara takık bana." Sesi sıkkın olduğu gözler önüne seriyordu. Merakımı gizlemeye çalışarak

"Neden ki?" dedim.

"İşte sürekli 'Artık 12 oldun, iyi çalış.' diye beni denetliyor."

"Bende de var aynı dert." dedi Ateş. O da ailesiyle bu konuda pek uyuşamıyordu.

Ben bu laflar üzerine sadece sessiz kaldım. Bu konuda şanslı olduğumu inkâr edemezdim. Ne annem ne de babam bu konuda baskıcıydı. Ablamdan dolayı olduğunu biliyordum. Bir kez evlatlarıyla sınanmışlardı bu sebeple hayatta en önemli şeyin sağlık olduğunu biliyorlardı. Ben yapım gereği çalışkandım, bana bir kere bile ders çalış dediklerini hatırlamıyorum. Gerek kalmazdı zaten.

Tam Ateş'e babasıyla olan konuşmasının ne olduğunu soracaktım ki yüzünde telaşlı bir ifadeyle Mert girdi sınıftan içeri. Çok bakınmasına gerek kalmadan pencere kenarında durduğumuzu gördü. Hızlıca yanımıza geldi ve bir çırpıda beni neredeyse felç edecek o sözleri söyledi,

"Serkan hastaneye kaldırılmış!" Sesimi kontrol edemedim,

"NE?!"

"Doğu aradı biraz önce. Bilincini kaybetmiş yanındayken." O da olayın şokunu üzerinden atamamıştı.

"Nasıl ya?" diye atladı Selin. Onun da kaşları çatılmıştı. Beynim deli gibi çalışıyordu ama nedenini bulamıyordum. Daha dün görmüştüm onu ve gayet de sağlıklı görünüyordu.

"Hangi hastane?"

"... Hastanesi." Okula pek de uzak değildi. Tam toparlanıp gidecekken Mert

"Nereye gidiyorsun?" dedi.

"Serkan'ın yanına tabii ki."

"Ders başlayacak birazdan."

"Burada olsam bile dersi dinleyemeyeceğim zaten. En azından arkadaşımın yanına gidersem ona destek olabilirim."

Karanlıkta KalanTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon