Bölüm 2 - Part1-

46.4K 2.2K 201
                                    

MEDYA:DEMİREL(değişti)





Demirel'den


Buğranın bu yaptığımı desteklemediği her halinden belliydi. Tamam bende bir kızı daha öldürmeyi istemezdim ama şuanki koşullar bunu gerektiyordu. Bu yola bir kere girmiştim. Sonu gelmeliydi. Başladığım bu iş zaferim ile son bulmalıydı.

"Kimsiniz siz ya? Neredeyim ben?"

Kızın titrek sesi beni düşüncelerimden uyandırdı. Kafasına bir çuval geçirerek buraya getirmişlerdi. çuvaldan bişey görememesine rağmen kafasını bir o yana bir bu yana çeviriyordu. Babasının pisliğini bu kız çekecekti sanırım.

"Neler oluyor? Neresi bura... Dağ başımı adam kaçırıyorsunuz. Size bunu çok kötü ödeteceğim."

Etrafa ne kadar geçersiz tehditler savursada kendine güveni beni eğlendirmişti. Ve kesinlikle kimin karşısında olduğunu bilmiyordu.

Emrimde tam 3000 tane adamım var ve her biri silah taşıyor. Fakat benim tek silahım şuan kolumu dirseğime kadar çevreleyen ve parmak uçları bir neşterden keskin olan demir elim. Genelde işim için kullandığım bu silahımı bu sıralar daha fazla kullandığım söylenebilirdi.

Bu yüzden bana Demirel diyorlar ve çetemin adıda demirel çetesi.Kurbanlarımın kalbini sökerek öldürmek tercihimdi. Bu yüzden elime genelde silah almam

Ne kadar kız olsada o da benim kurbanımdı.

Buğraya bakıp demir elimle kızı işaret ettim.

Buğra en yakın adamım tek güvendiğim insan diyebilirim. Ona mekanımı bile teslim ederim.

"Üstündekileri çıkar."

Kafasını sallayıp kıza doğru yaklaştı. Montunun fermuarını ve gömleğinin önünü açtı. Kız daha fazla çığlık atmaya başladı. Bir kızı bu şekilde öldürmek benide rahatsız ediyordu. Ama ben vicdanımı babam yüzünden yıllar önce kaybettim.

Kız sadece atletiyle kalınca Buğra geri çekildi.

"Neden üstümü çıkardınız. Yoksaa? Hayır ? Kafanız güzel mi yaa? Ne içiyorsunuz .."

Saçma...

Kızın yanına geçip demirelimi kalbinin üstüne koydum. Demirin soğukluğunu hissedince hafif irkildi. Köpürcük kemiği meydana çıkıp tekrar kayboldu.

Derin derin nefes alırken kendini geriye doğru nazikçe savurdu. Bir an ince kollarından tutup öne doğru çekmek istesemde kendime hakim olup elimi sıktım.

"Beni öldürecek kadar cesaretlisiniz... Ama yüzünüzü gösteremiyecek kadar korkaksınızda..."

Bence bu kız cesaret hapı içmişti. Belki de öleceğini hissettiği için saçma cümleler söyleyip duruyordu.

"Zaten öleceksin neyin kafasını yaşıyorsun."

Buğra bunu söylerken çuvalın üstünden kızın saçını tutup kafasını yukarı doğru kaldırmıştı. Daha sonra bana döndü.

"Bitir şu işi"

Haklıydı fazla oyalanmıştım.

"Beni öldürdüğünüzde bir hayalet olarak geri döndüğümde sizi tanımam için çuvalı çıkarır mısınız?"

Kendimi gülmemek için zor tutuyordum.Bu kız ya bizimle dalga geçiyordu yada safkan salaktı. Bir amacımı vardı?

Demir elimi geri çekip Buğraya baktım. İfadesiz bir şekilde hala kızın saçını tutuyordu.

"Buradan kurtulursam size çektireceğim."

"Ve hayalet olarak geldiğimde intikamımı alacağım."

Bu kız gerçekten hayaletlere inanıyor muydu?

Demir elimi tekrar göğsünün üzerine koydum. Hafif bir şekilde irkildi.

"Bana yüzünü göster."

Sesi gerçekten kulaklarıma işkence ediyordu.Daha fazla dayanamayıp diğer elimle çuvalı çıkardım. Işıktan dolayı gözlerini kısıp başını aşağı doğru eğdi. Biraz sonra kafasını kaldırıp bana baktı.Beni görünce gözleri şaşkınlıkla kocaman olmuştu. daha sonra bakışlarını demir elime indirdi.

Tekrar bana baktığında bu sefer kaşları çatıktı.

Yüz ifadesine bir anlam veremiyordum.Gözlerime diktiği koyu mavi gözleri sanki bana meydan okuyordu. Tekrar bağırmasını bekledim. Bağırırsa sinirlenip demir elimi kalbine saplayabilirdim . Çünkü şuan bana gerçekten engel olan bir şeyler vardı. Beni durduran bir engel vardı.

Tekrar bağırması için dua ettim ama bana inatçı bakışlarla bakıyordu.

Ne yaptığımı bilmiyordum. Kafamı kaldırıp Buğraya baktım. O da ne yaptığımı anlamamıştı.

Bu güne kadar kurbanlarım onları öldürmemem için bebek gibi ağlayıp yalvarıyorlardı.

Ama lanet olası şu kız susuyordu... Dolan gözlerini bir kez kaçırıp tekrar bana baktı.

"Peki neden? Bu şekilde burada oturmamın sebebi ne?"

Daha hiçbirşeyden haberi yokken ona bunu yapmam ne kadar doğruydu. İki saniye sonra bu düşüncemi savuşturdum. Ben vicdanını yıllar önce annesinin masum cansız bedenin önünde bırakmış Demirel'dim.Başımı sallayıp demir elimi göğsüne bastırdım. Ama ne yüzünü ekşitmiş nede acı içinde çığlık atmıştı. Bana hala beni deli eden bir bakışla bakıyordu.

Elimi sadece fazla derin bir yara açmayacak şekilde göğsüne saplamıştım. gözünden bir damla yaş akmıştı. Ama hala bağırmıyordu. Kafamın içinde binlerce ses beni çıldırtıyordu. Bir mazoşist iştahıyla kalbine demir elimi saplamak istiyordum ama yapamıyordum.

Gözlerimi kapatıp elimi çekip anlamsız bir şekilde bağırdım. O sırada gelen tiz bir çığlık sesiyle gözlerimi açtım. Buğra elinde bir bezle tekrar kızın ağzını kapattı. Kız bir süre direndi. Daha sonra koyu mavi gözlerini göz kapakları örtüp başı yana düştü. Narin beyaz boynunu bir süre inceleyip daha sonra Buğraya baktım.

Ellerini özür diler gibi havaya kaldırdı fakat bakışları ne yapıyorsun der gibiydi. Bir açıklama yapmadan tekrar kıza baktım.

Yüzümü görmek için bağıran ve saçmalayan bu kız ölmemek için neden yalvarmıyordu.

Neden susmuştu...


Umarım beğenmişsinizdir...

3 TATLI BELA(TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin