26.Bölüm: "Bir Tatil Meselesi"

Start from the beginning
                                    

Bekir fırsattan istifade arkasını dönecekken onu durdurdum. ''Şş! Kaçma hemen!''

''Odun toplamaya gidiyorum bırak yakamı da gideyim be!''

Anında ciddiyete büründüm ve Bekir'in gözlerine ihtirasla bakıp yükseldim. ''Bu tek başına alabileceğin bir karar değil ki, bu ikimizin alabileceği bir karar!''

Bekir de şöyle karşılık verdi. ''Ya neden anlamak istemiyorsun? Olmaz! Olmaz!''

''Yalancısın, düzenbazsın sen! Beni üç kağıda getirmeye çalışıyorsun!''

Mayıs baygınlık geçirdi. ''Üç bölüm Medcezir izleyince girdiğim haller!''

İdil abla heyecanla, ''Ay çok iyiydi ya devam etsenize lütfen,'' diye araya girdiğinde hızla onun tatlı gözlerine baktım. La bu kadın bayağı tatlı ve güzel bir şeymiş he! Oy hemcinsim benim nazar değmesin yengem!

''Yeter! Tozludere'de değilsin! Kendine gel!''

İdil abla gülmeye devam ettiğinde Bekir, ''Çok iyi oyuncusun hepimizi ayakta oynatıyorsun kızım!'' diye kötü kötü baktı. ''Neyse ben harbiden biraz uzaklaşayım bir bakayım ayı mayı var mı?''

''Varsa ne yapacaksın?''

''Onunla konuşup bizi birkaç gün rahat bırakmasını isteyeceğim.''

Gözlerimizi devirdik ve Bekir uzaklaşmaya başladı. Arkasından seslenerek dudağımı ısırdım. ''Yalnız çok uzaklaşma telefon çekmez belki ileride, hani konuşurken sıkıntı yaşama diye...''

''İşine bak Gonca!''

''İyi be,'' diyerek ofladım.

Mayıs, ''Kaç gün kalacağız?'' diye sordu. ''Ben bizim bahçeye de çadır kurardım en azından internet çekerdi.''

''Üf sudan çıkmış balık gibi boğulup ölmezsin iki gün internete girmesen,'' dedim gözlerimi devirerek. ''Ne ağladın?''

''Sen iki gün Yekta'yla konuşma da göreyim seni.''

O sırada tüm gözler bana çevrildi ve abimle tatlı bir bakışma süreci geçirdik.

''Canım sen kafanı yorma ben dumanla iletişim kurarım,'' dediğimde uzun süredir ortalıkta görünmeyen Hale ablam sahaya giriş yaptı. Ona döndüm. ''Oo çiçeği burnunda nişanlı kızımız da buradaymış. Ne yaptın telefonun çektiği bir yer bulabildin mi?''

''Yok,'' diye astı suratını. ''Sağ olsun da eniştem tatil değil ceza vermiş.''

''Amma ağladınız ya!'' dedi Ferdi Abim. ''İki gün doğanın içinde nefes alacağız işte, mis gibi. Akşama güzel bir sofra kurarız.''

''Mangal yakalım mı dayı?'' diye sordu Gürbüz gözleri parladığında.

''Aynen canım,'' dedim. ''Doğa, güzellik deyip yak ateşi ver kötü gazı...''

''Ekmek kemireceksek niye geldik ya?''

''Hallederiz bir şeyler sıkmayın canınızı ya, olayların keyfini çıkarın!''

''Bu arada herkesin manitası var,'' diyerek ellerini göbeğine götürdü Gürbüz. ''Benim de kafam kadar göbeğim.''

''Koca kafalı olduğunu var sayarsak,'' diye güldü Mayıs ve sonra hemen ona sarıldı. ''Şaka şaka! Boş ver teyzeciğim, manitamız yok kafamız rahat bak. Hiçbiri yani Ferdi abim hariç manitalarıyla görüşemeyecekler.''

''Ama telefon çekmiyor diye en çok sen ağladın teyze!''

Hepimiz birden kahkahayı bastığımızda Mayıs, ''Çadırımı kurabilir misiniz biraz uyumak istiyorum,'' diye mırıldandı.

GÜNDÜZ GÜNCELERİWhere stories live. Discover now