8

74 11 3
                                    

Sabah telefonun sesiyle gözlerimi açmıştım. Beni kim arayabilir diye düşünürken Zayn'de numaram olduğu aklıma geldi. Komidinin üzerindeki telefonumu aldım. Ekrana baktığımda gördüğüm şey, kayıtlı olmayan bir numaraydı. Yataktan kalktıktan sonra aramayı yanıtladım.

"Rose?"  Tanıdıktı.

"Merhaba?"

"Bradford'a geliyorsun fakat anneni ve babanı ziyaret etmiyorsun?"

Annem. Trafik kazası sonucu ölen annem. Bu mümkün olamazdı. Hayır.

"Kızım? Bir sorun yok değil mi? Neden konuşmuyorsun?"

"Ben iyiyim." Gözyaşlarım yanaklarıma dökülüyordu. "Sen. Sen nasılsın?"

"İyiyim, birtanem. Akşam seni bekliyorum ve bu konu tartışmaya kapalı."

Dört sene olmuştu.

"Bana konum atar mısın?"

Düşünmeden sordum. Mantık falan umrumda değildi. Ben bu akşam yedi sene önce kaybettiğim annemi görecektim.

"Rose, sürekli seyahatlere çıkıyorsun biliyorum fakat evimizi nasıl unutursun?" Güldü. "Pekala, uyku sersemliğine veriyorum. Telefonu kapattıktan sonra konum atarım."

"Evet anne. Az önce uyandım. Akşam geleceğim."

"Görüşürüz, birtanem."

"Anne." Telefonu kapatmasına engel oldum.

"Efendim, kızım?"

"Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum, bebeğim."

İki dakika süren telefon konuşmasının ardından ağlayarak hazırlanmış ve odadan çıkmıştım. Resepsiyondan çıkış işlemlerimi yaptıktan sonra otelden ayrıldım. Mantıklı gelmeyen bir çok şey vardı fakat umrunda değildi. Bir an önce Londra'ya gitmem gerekiyordu. Annemin attığı konum buydu.

Bankaya uğrayıp biraz bekledikten sonra vezneden nakit para almıştım. Sonrasında Londra'ya giden otobüsleri bulmuş ve kalkmak üzere olan otobüse yetişmiştim. Tüm bunlar bir saat içerisinde olmuştu. Kafamı pencereyi yaslayıp göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Bunlar mutluluk göz yaşlarıydı.

Başka bir dünyada, bilmediğim bir şehirde tek başıma olduğumu düşünürken annemi bulmuştum. Onu çok özlemiştim. Babamın aksine o benim en büyük destekçimdi. Kalbimi gören tek insandı. Benim varlığımı öğrendiği andan itibaren benim için o adama katlanmıştı.

Babam her kadının hayalini süsleyen bir erkek olabilirdi fakat zor bir insandı.Her alanda başarılıydı. Henüz gençken arkadaşıyla inşaat üzerine kurduğu kolektif şirket, zamanla Seattle de sayılı şirketler arasına girmeyi başarmış. Mesleki anlamda yeterliliğine herkes şahit olmuş. Sosyal anlamda da aktif bir sporcuymuş. Yüzme, kayak ve teniste bir çok ödülü varmış. Büyük güç, babama büyük ego yaratmış. Annemin anlattığına göre babamla ilk tanıştığı zamanlarda onun gibi kibirli ve egolu birine tahammül edemeyeceğini düşünmüş fakat bana hamile olduğunu öğrendiğinde ondan vazgeçememiş.

Annem ben doğduktan sonra babamın daha sakin bir hayat yaşayacağını düşünürmüş. Varlığım ve bu düşünce, anneme umut ışığı olmuş her zaman. Evine daha bağlı bir adam olacağına inandırmış kendisini. Aksi de olmamış zaten fakat genlerini ve özelliklerini bende görmek istiyormuş. Hatırlıyorum da çok küçük yaşlarda evimizde yabancı bakıcılar olurdu. Babama göre her yeni dil yeni bir hayat demekti. Sağlam ve çekici beden bir kadının silahıydı. Bu yüzden iki yaşında bebekler için özel yüzme kursuna, üç yaşında jimnastiğe, beş yaşında bale kursuna gitmiş ve ortaokulda voleybol oynamıştım.

Wildest Dreams.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin