< 15. Bölüm >

282 28 43
                                    

Bilincim açılınca gözlerimi açmadan gerindim. Dün aklıma gelince kollarım yukarda donup kaldım. Elimle yanıma dokunup yokladım. Avuç içim yatağa değince yavaşça gözlerimi açtım. Yanım boştu. Yatakta doğrulup gözlerimi iyice açtım. Etrafa bakıp odada kimseyi görmeyince ayağa kalktım.

Saçlarımı geriye atıp kapıya doğru yürüdüm. Kolu aşağı indirip odadan çıktım. Etrafa tekrar göz gezdirdikten sonra duyduğum seslerle geldiği yere doğru yürümeye başladım. Dün oyun oynadığımız yerin önünden geçip koridor gibi bir yerden sağa döndüm.

Zoro, bana arkası dönük şekilde birşeyler yapıyordu. Mutfak olduğunu anlayınca kapıya yaslandım. Aklıma bir piçlik gelince sessiz adımlarla mutfağa girdim. Parmak ucumda yürüyerek Zoro'ya yaklaştım. İyice arkasına gelince bir kaç saniye durup bir anda bağırdım. Yerinde sıçrayarak elindeki bıçakla arkasını hızla dönünce neredeyse yüzümü çizecek bıçaktan reflekslerim sayesinde kurtuldum.

Kafam geride ona bakarken beni görünce yüzündeki ifade silinip yerini rahatlama alınca derin bir nefes verdi. Elindeki bıçağı fark edip hızlıca geri çekip yüzüme baktı. Duruşumu düzelttim.

"Ölüyodum lan. Güzel yüzüm mahvolucaktı."

"Sende birden gelmeseydin öyle. Bağırıyorsun birde. Hem napıyodun ki niye öyle geldin?" Ellerini belinin iki yanına koyup sorgular ifadeyle bakınca omuz silkip tezgahın üzerindeki sürahiden bardağa biraz su doldurup içtim.

"Hiç, piçlik yapiyim dedim."

Bana bakmaya devam ederken bende hazırladığı şeylere göz gezdirdim. Bu çocukta da yetenek vardı. Olur bundan.
Aşçı yani, aşçı olur.

Ben niye kendi kendimle konuşuyorum lan?

"Sana diyoruuumm."

"Ha, ne?"

Oflayıp yaptığı şeye devam etti.

"İstediğin birşey var mı diye sordum."

"Haaa, hayır yok." Doğradığı domateslere baktım. Acı çekiyorlardı zavallıcıklar. Bastıra bastıra yavaş yavaş kesiyordu çünkü.

"Biraz daha hızlı kessene şunları mahvoldular."

"Hızlı kesiyorum zaten, çok biliyorsan gel sen daha hızlı kes."

"Bak benimle yarışa girme dünkü futbol maçını hatırlatiyim 10 a 4 yendik sizi."

"Takımınız güçlüydü çünkü. Allah aşkına Luffy yemeklerin peşinde koşarken zaten bir oyuncumuz eksikti, Draken zaten Mikey kazansın diye bok gibi oynuyordu, Chifuyu desen toptan kaçıyordu."

Kahkaha atarak gülüp tekrar omuz silktim.

"Banane sonuçta biz kazandık." Birşey söylemeyip domateslere geri döndü. Kalan şeylerde ona zorla yardım ettim. Birlikte kahvaltı yaptıktan sonra salona geçip oturduk. Televizyon izlerken saatin geç olduğunu fark edince telefonumu yanımdan alıp ayağa kalktım. Bakışları bana dönerken izlediğimiz diziyi durdurdu.

"Eve geçiyim ben artık. Annem gelicek en son siz geldiğinizde evdeydim çıkarken çok dağınıktı. Temizlemezsem yol yorgunu falan dinlemez tüm gün konuşur durur." Gülüp kafasını onaylar anlamda sallayarak ayağa kalktı.

Kapının önüne gelip ayakkabılarımı giyerken aklıma gelen şeyle durup kafamı kaldırdım.

"İstiyosan sende gelsene, birlikte temizleriz hem bende yorulmam fazla. İşimiz bitincede oyun falan oynarız." Durup biraz düşündükten sonra cevap verdi.

"Eeeee olur galiba. Annemlerin gelmesine daha var zaten, anahtarlarıda yanındadır. Telefonumu alıp geliyim ben o zaman."

"Tamam."

SanZoWhere stories live. Discover now