< 11. Bölüm >

329 28 30
                                    

"Sahile inelim diyorsunuz yani?"

"Evet Baji. Hava daha fazla soğumadan son kez gidelim bari."

"İyi, tamam o zaman. Bana her türlü uyar zaten. Bu gece kimde kalıyoruz?"

"Bize geçelim. Annemle babam evde olmayacaklarmış bu gece."

"Mikeyyy, sanırım yeni bir kardeşin olacak."

"Bak sarı çiyanım falan dinlemem o civciv saçlarını yolarım. Sinir etme beni."

"Tamam be demedim bişey. Ben gidiyim üstümü giyiniyim."

Ayağa kalkıp odama çıktım. Dolaptan giyeceğim şeyleri seçip üstüme geçirdikten sonra zincir ve yüzüklerimin olduğu kutuyu aldım. Aniden hatırladığım şeyle yataktan fırlayıp masanın üzerine baktım. Dün yerleştirmiştim ama sabah bakmayı unutmuştum. Yeni aldığım zincir ve yüzük setini açtım.

Yüzükleri parmaklarıma, zincir setini kot pantolonuma taktım. Üstüme giydiğim siyah çizgili, mavi kazağı düzeltip odadan çıktım.

Sahile doğru yürürken önümüze çıkan ilk markete girip cips, çekirdek ve içecek aldık.

"Bence kayalıklarda oturalım." Mikey üstündeki pantolonu gösterirken devam etti. "Beyaz pantolonumun yeşil olmasını istemiyorum."

"Kayalıklara oturduğunda da kirlenir Mikey." Baji, tek kaşını kaldırarak konuşmuştu.

"Ya sen bi sussana. Geçmeyen çimen lekesi mi daha kötü yoksa sirkelediğimde geçecek olan kir lekesi mi?"

Baji cevap vermeden önüne dönüp Chifuyu'yu kolunun altına aldı. Aklıma gelen şeyle gülüp bizimkilere döndüm.

"Zoro'nun çimenlerde oturduğunu düşünsenize." Cümleye devam etmeden önce biraz daha güldüm. "Yok olur. Üstüne falan basarız."

Zoro hariç hepimiz kahkaha atarken o, bana bakıp göz devirdi.

Ayıp.

Sonunda kayalıklarda oturmaya karar verdik. Büyük ve geniş bir kayalık bulduktan sonra hepimiz oturduk. Sadece Mikey ayakta dikilirken ona döndüm.

"Ne oldu Mikey?"

"Ya pantolonum kirlenirse."

Oflayıp tekrar önüme döndüm. Yanımda oturan Draken, üstündeki hırkayı çıkarıp öbür tarafına serdi.

"Gel, bunun üstüne otur."

"Olmaz ama Ken-kun, hırkan kirlenir bu sefer."

"Hadi Mikey."

Biraz daha ayakta dikilip pes ettikten sonra hırkanın üzerine oturdu. Saçma sapan yerlerden konulara girip alakasız sonuçlardan çıkarken saat geçmişti. Biz hâlâ oturup konuşmaya devam ederken üstüme çöken yorgunlukla hafif esnedim. Biraz durduktan sonra dayanamayıp kafamı sağımda oturan Zoro'nun omzuna yasladım. Bakışlarının bana döndüğünü hissettim ama birşey söylememişti. Bende kafamı kaldırmadan öyle durdum.

Üzerime yorgunluk iyice çökerken uyumamak için gözlerimi zorla açık tutarak karanlık denizi izliyordum. Gözlerim daha fazla dayanmayınca kapattım ama uyumadım. Gözlerim kapalı bizimkileri dinlerken Mikey, bana seslenince gözlerimi aralayıp baktım.

"Sanji, uyudun mu? Uykun varsa kalkalım."

"Yok, siz konuşun, uyanığım."

Mikey kafasını aşağı yukarı sallayınca tekrar gözlerimi kapattım. Zoro omzunu hareket ettirince kafamı hafifçe kaldırdım ama kolunu biraz daha aşağı eğip kafamı tekrar yasladı. Yumuşak yere yaslandım.

SanZoWhere stories live. Discover now