21- Beni Kaybetmedin💫

49 7 7
                                    

Daniel'la buluşacağımız barın önüne geldim ve arabadan inmeden önce birkaç dakika bekledim. Harry'nin son söylediklerini duymak benim için her şeyi zorlaştırıyordu fakat hadi ama Harper, o senin canını yakmıştı. Biraz onun canının da yanması kaçınılmazdı.

Arabamı valeye verdim ve bara girdim. Bana arkası dönük olan Daniel'ı kıvırcık saçlarından tanımıştım. Derin bir nefes aldım ve ona doğru yürümeye başladım. Yanındaki sandelyeyi çekip oturduğumda beni fark etmedi. Dalgınca boşluğu izliyordu.

"Selam yakışıklı. Dertli görünüyorsun, noldu?"

"Merhaba leydim. Siz geldiyseniz hiçbir derdimin kalmadığına emin olabilirsiniz."

Beni beklerken biraz içmiş olmalıydı, tam olarak ayık sayılmazdı. Bariz bir şekilde moralinin bozuk olduğunu görebiliyordum fakat bundan bahsetmeyecektim.

İsteksizce devam ettirdiği sohbetimizin arasında "Leydim, siz hiç aşık oldunuz mu?" diye sormuştu birden. Aniden gelen bu soru karşısında şaşırmıştım.

"Bu soru da nereden çıktı Daniel?"

"İçimden sormak geldi yalnızca. Biliyor musunuz leydim, sanırım ben aşık oldum." dedi ve 32 diş sırıtmaya başladı.

"Öyle mii, kim bu şanslı kadın veya adam?"
dedim onun bana da bulaşan gülümsemesiyle.

"Gerçekten şanslı olduğunu mu düşünüyorsun?"

"Ben dünyada birisinin sevgisini kazanmış herkesi şanslı olarak görürüm Daniel, çünkü aşk çok fevkalede bir hediyedir. Ama spesifik olarak da öğrenmek istersen, evet senin aşık olduğun birisini şanslı sayabiliriz bence. Güzel bir kişiliğin ve elbette güzel bir dış görünüşün var. Sana karşı koyabileceğini sanmıyorum." dedim ve ona göz kırptım.

O sandalyemden çekerek beni kendisine yaklaştırdı. Bu anlam veremediğim hareket karşısında ona gözlerimi kısarak baktım. O ise gülümsedi ve elini yanağıma koydu.

"Ama son söylediğin yalnızca kalpleri bir başkası için çarpmayanlarda geçerli, değil mi?" dedi gözlerimin içine bakarak.

Her şey son söylediğiyle anlam kazanmaya başlamıştı. O an zihnim birden canlanmış, bahsettiği kişinin ben olduğumun farkına varmıştı. O kalbimin bir başkası için attığını bilecek kadar iyi bir gözlemciydi.

Ona gülümsedim ve söylediği şeyi başımla onayladım. Buruk bir gülümsemeyle önüne döndü ve önündeki bardağı tek seferde kafasına dikti.

Aynı şeyi birkaç defa daha yaptığında artık onu durdurmam gerektiğini düşünmüştüm çünkü kafası iyiden iyiye güzelleşmişti.

"Daniel, elindeki bardağı bırakmaya ne dersin, bence bugünlük yeter." dedim ve elindeki bardağı aldım.

"Ona ihtiyacım var Harper. O olmazsa yapmamam gereken şeyleri yapmamdan korkuyorum."

"Kendini bununla kandırmaktansa belki de yapmaman gereken şeyleri yapmalısın Daniel, çünkü bu hiçbir şeye-"

Ben cümlemi bitirememiştim çünkü dudaklarımın üstünde bir baskı hissettmiştim. Beni öpmüştü! Karşımdaki kişinin Daniel olduğu dank eder etmez onu hızlıca ittirdim.

Ben ona bağırmaya, kızmaya, öfkemi kusmaya hazırlanırken karşımda beni şaşkın bakışlarla izleyen bir çift yeşil göz görmek tüm aklımdakileri unutturmuştu.

Arkasını dönüp çıkışa doğru yürümeye başlamasıyla yerimden fırladım ve koşarak ona yetişmeye çalıştım.

"Harry?"

Beni duydu fakat yürümeye devam etti. Ona yetişip kolundan tuttuğumda durmak zorunda kaldı.

"Tam olarak ne gördün bilmiyorum ama beni dinlemek zorundasın."

"Ben seni dinlemek, sen de bi açıklama yapmak zorunda değilsin."

"Ben seni dinledim Harry! Dinledim ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğrendim. Şimdi sıra sende!"

Sanki az önce yaşananları görmemiş kadar sakin bir Harry vardı karşımda. Beni umursamıyor olduğu düşüncesi bile delirmeme yeterdi.

"Harper, güzelimm, bana açıklama yapmak zorunda değilsin. Sana kızgın da değilim, buna hakkım yok. Sadece, söyleyebileceklerini duymak istemiyorum."

Arkasını döndü ve zihnim o an onun gitmemesi için her şeyi yapabileceğine karar verdi.

"Beni kaybetmedin Harry!"

Söylediğimle duraksadı. Afallamıştı. Beni dinleyeceğini fark edip devam ettim.

"Tam bir orospu çocuğu gibi davranmış olabilirsin, ya da beni gecelerce ağlatmış... Ama benim gönlüm çok arsızdır biliyor musun? Ben öyle kolay kolay vazgeçemem sevdiğim insandan."

Söylediklerimden hangisi bunu sağladı bilmiyordum fakat bakışları birden ciddileşti. Yutkundu ve bir soru sordu;

"Sen benim yüzümden ağladın mı?"

Sorduğu sorunun saçmalığı karşısında dayanamadım ve ağzımdan minik bir kıkırtı kaçtı.

"Elbette Harry, insan sevildiği insan tarafından üzülürse elbette ağlar. "

Gözlerini kapattı ve çenesi kasılmışken sakinleşmeye çalışırcasına bir hali vardı.

"Harry sakin olur musun? Bunu neden bu kadar büyüttüğünü anlayamıyorum!" verdiği ekstrem tepki karşısında sesimin yükselmesine engel olamamıştım.

Ani bir hareketle beni duvarla arasına alırken yumruk yaptığı elini sertçe duvara vurdu. Sanki sorumlusu olduğu kötü şeylerin öcünü duvardan almak istercesine.

"ÇÜNKÜ SENİN CANINI YAKTIĞIMI DUYMAK ÇOK ACITIYOR!"

"DAHA FAZLA YAKMA O ZAMAN HARRY!"

İkimizde fazla gergindik ve vücutlarımız olması gereken de çok daha yakındı. O birden dudaklarıma yapıştığında bunun olmasını bekliyormuş gibi karşılık verdim.

Tüm o zamanların, birbirimizi yıprattığımız haftaların öcünü almak istercesine durmadan ve hızlıca hareket ediyordu dudakları. Ona uyum sağlayan ben de halimden hiç şikayetçi değildim.

Birkaç dakikanın ardından nefessiz kalan vücutlarımız öpüşümüze ara vermişti. Hâlâ çok yakın olduğumuz için onu göğsünden sertçe ittirdim ve Daniel'ın yanına doğru yürümeye başladım. Arkama dönmediğim için tepkisini göremesem de arkamdan bana seslendiğini duymuştum.

Daniel bıraktığım yerde yoktu ve bu da işime gelmişti. Masadaki çantamı aldım ve bardan hızlıca uzaklaştım.

<♡>

Bu bölüm nedense beni zorlayan bir bölümdü ama umarım beğenirsiniz<3

Love, casp:)








you're my daylight//HSWhere stories live. Discover now