yirmi bir

18.9K 869 70
                                    

Medya: Kuzey Ataman

•••

Kuzey Ataman'dan

Karşımda sırıtan iki kişi vardı.

Akın ve Rüzgar.

"Ne sırıtıyorsunuz oğlum?"

"Sen Ada'ya mı aşıksın?"

"Kızı öptün lan."

İkisi de aynı anda konuşunca gözlerimi kıstım. "Teker teker konuşun lan."

Rüzgar aniden soru sordu "Ada'yı seviyor musun?"

"İyi kız." Dedim geçiştirerek. Onunla uğraşmayı seviyordum eğleniyorduk ikimizde hoşlantı konusuna gelecek olursak işte bunun cevabını ben bile bilmiyordum.

"Oğlum bundan laf çıkmaz." Dedi Akın beni göstererek. Yerimde doğruldum. "Asıl sen anlat Azra ve sen birader hayırdır?" Dedim.

Azra, Beren, Yiğit ve Taha tayfası. Ada ve Derin kalktıktan sonra gitmişti. Bizde üçümüz kalmıştık. Şaşırmıştım Azra, Akın ile değildi.

"Öyle işte sevgiliyiz."

Rüzgar gözlerini devirdi. "Şaka mısın amına koyayım Azra ne alaka abi."

"Seveceğim insanı ben mi seçiyorum amına koyayım bir dahakine Rüzgar Bey bu kız olur mu diye sorarım."

Rüzgar hemen cevapladı. "Tabii bana soracaksın sana mis gibi kız bulurdum."

"Kim mesela?" Dedi.

"Derin." Dedi Rüzgar. Allah belanı vermesin daha ne kadar belli edebilirdi ki. Derin bunu duysaydı Rüzgar'ı öldürürdü. Ada'da gülerek onları izlerdi. Anasını satayım ne düşünüyorum ben çık kafamdan.

"Derin mi? O benim çocukluk arkadaşım." Dedi Akın klişe bir şekilde.

"Benimde kardeeeeşşiiiiimmmm mesela, sen öyle demediğine göre arkadaş deme lazım olur." Dedi Rüzgar Akın'a.

Akın halinden memnun bir şekilde "Azra'yı seviyorum gayet iyiyiz." Dedi.

"Gavat evleneceksiniz sanki." Dedi Rüzgar.

Ardından "Şimdilik." Dedim.

Hava kararıyordu, yavaştan.

Akın aniden aklına bir fikir gelmiş gibi yerinden fırladı. "Ada ve Derin dedinizde kızlar nerede?"

Sahiden neredeydiler havada kararıyordu.

"Ayılar kaçırmış olmasın." Dedi Rüzgar.

Kafasına vurdum. "Ciddi ol pezevenk."

Rüzgar kafasını ovuşturuyordu. "Gelirler herhalde. Gelmezlerse bakarız." Dedi.

Cidden merak etmiştim. Umarım başlarına ayı (!) falan düşmemiştir.

Ada Dinçer'den

"Allah belanı vermesin Derin! Bataklığa girdik ağzına sıçayım al sana doğa yürüyüşü! Al sana piknik!"

Derin ağlamaklı bir ses tonuyla "Kızım ben nereden bileyim ya! Tırnaklarımı daha yeni yaptırmıştım çamur oldu!"

Derin ile yürürken bir anda bataklık gibi bir yere düşmüştük ayağımız rampaya takılmıştı. Her yerimiz çamur içindeydi.

"Neredeyiz biz ya! İmdat!" Diye bağırıyordu Derin.

"Ne bağırıyorsun kalkta gidelim" Rezil olacaktık herkese. Ben ayağa kalktıktan sonra Derin'nin ellerini tuttum. O da ayağa kalktı. Tırnaklarına bakıp bakıp ağlıyordu. "Yeni yaptırmıştım ya!"

"Derin dur bi ağlama."

Derin daha çok böğürmeye başlamıştı. Gözlerimi devirdim. İyi ki saçımı at kuyruğu yapmıştım. Çok gelmemişti.

Derin bir yandan ağlıyordu bir yandan imdat diyordu bir yandan küfür ediyordu. Ben de yolu bulmaya çalışıyordum. Geldiğimiz yolu geri dönüyorduk. On beş dakika sonra istediğimiz yere vardık. Çadırları görüyordum.

Bir anda önümüze Akın, Rüzgar ve Kuzey çıktı hepsi şaşkın bir şekilde bakıyordu.

"Oğlum nolmuş lan size!" Diyen Rüzgar anırmaya başladı anırıp gülüyordu.

"Gördüğün gibi." Dedim.

"Nereye gittiniz kayboldunuz sandık." Dedi Kuzey. Ondan çekinmem normal miydi? Göz göze geldiğimizde direkt gözümü kaçırdım.

Bu sefer Derin konuştu "Kaybolduk sonra bir rampaya takılıp bataklık gibi bir yere düştük iğrençti!"

"Hadi Derin gidip temizlenelim." Hepsini arkamızda bırakarak temizlenmeye gittik.

•••

Okunmamız biraz düşse de şuan iyi ama oylar ise çok düşük. Sınır olaylarını falan hiç sevmem ama yakında yapacağım gibi.

Vuslat | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin