"Marcus"

19 1 2
                                    



Vladimir

Giderek daha da güçleniyorum, diye düşündü ateş viskisini yudumlarken. Bir kayanın tepesinden dün gece yerle bir ettiği kasabayı gözlüyordu. Öldürülen Mugglelar biçimsizce üst üste konmuştu. Biraz sonra yakılacaklardı, hoş bazılarının bedenleri öylesine çürümüş görünüyordu ki onları tanımak bu şekilde dahi mümkün değildi. Karanlık Lord gözlediği manzara karşısında belli belirsiz gülümsedi. Grindelwald'un yarıda bıraktığı işi tamamlamak istiyor, büyücülerin hem Mugglelara hem de güçsüz büyücülere hükmetmesi gerektiğini düşünüyordu. Tek hedefi suçsuz insanlar da değildi, karşısına çıkan herkesi ve her şeyi yerle bir edecek öfkesi vardı. Bunun en büyük sebeplerinden biri de çocukluğunda beynini yıkayan üvey annesiydi. Üvey annesi, karanlık büyülere ilgisi olan ve pek memnuniyetsiz bir kadındı. Bozuk İngilizcesiyle Vladimir'e karanlık tarafın galip geldiği hikayeler okur, küçüğün beynini gereksiz bir ton şeyle doldururdu. Babası ise aksine çok ünlü bir seherbazdı. Kötülükle mücadele ediyordu, en azından ettiğini düşünüyordu. Eşinin bu denli korkunç düşüncelere sahip olduğunu yalnızca onun kolları arasında can vermeden biraz önce fark edebilmişti. Sevdiği, geceleri kokusunu almadan uyumak istemediği, uğruna arkadaşlarını karşısına aldığı eşi tek bir darbeyle onu yere sermişti. Gözlerinde pişmanlıktan eser yoktu. "Neden?" diyebilmişti zavallı adam son nefesini vermeden önce. Cevabını ise asla duyamamış, her zaman huzur bulduğu kollarda sonsuz uykusuna dalmıştı.

Babasının ölümünden sonra ismi dahil birçok şey değişmişti hayatında. Gerçek ismini dahi hayal meyal hatırlıyordu. "Marcus." Üvey annesi ona dünyanın hükümdarı anlamına gelen Vladimir ismini uygun görmüştü. Kadın, Rus'tu. Eşi sayesinde İngiltere'ye gelebilmişti ama yıllar içinde kendi kültüründen hiçbir şey kaybetmemişti.

"Lordum..."

Arkasından işittiği sesle döndü. Karşısında yeni müritlerinden biri olan genç bir adam duruyordu. Başını saygıyla eğip konuştu.

"...bu gece saldıracağımız kasabaların birini Mugglelar terk ediyor. Haber yayılmış. Birilerinin onlara saldıracağı bilgisindeler."

Lord sinirlense de bunu yüzüne yansıtmamıştı.

"Bizden kaçamazlar, Freddie."

Bakışlarını yeniden oluşturduğu eserine, kasabaya dikmişti. "Yollarını kesin. Bu gece hiçbirini nefes alırken görmek istemiyorum!"

Freddie korkuyla az önce kaldırdığı başını yeniden eğip büyük adımlarla oradan ayrıldı.



***

Flashback

Bay ve Bayan Will, Karanlık Lord'un bir gün, yeniden saldırılara başlayacağını biliyordu. Bu saldırılar içinde yer almak onlar için riskliydi. Zaten Vladimir de onları saldırılara başladığında yanında istememişti.

Kendisini Willlerin malikanesine cisimledi. Önemli bir konu hakkında onlara emir verecek, bu emri yerine getirirlerse de onları ödüllendirecekti.

Bayan Will kapıyı açınca önce korkuyla gerildi, ardından da başını eğip lordunu selamladı. Lord, hiçbir şey söylemeden malikanenin salonuna adımladı. Siyah, uzun cübbesi yerleri adeta süpürüyordu. Bay Will, lordu görür görmez oturduğu kanepesinden kalktı ve ona tapan herkes gibi başını eğdi. "Hoş geldiniz, Lordum."

Vladimir ona da aldırış etmeden koyu kahverengi, uzun kanepeye oturmuştu. Karşısında ona bakan iki çift meraklı göze kısaca göz gezdirmişti.

"Buraya gelme nedenim belli."

Sesinde bariz bir tehditkarlık vardı. Bay Will lordunun karşısında kaskatı kesilmeye başlamıştı bile. Bayan Will ona nazaran daha sakin görünüyordu.

"O çocuğu istiyorum."

Will ailesi şaşkınlıkla lorda bakıyorlardı. Her ikisi de sus pus olmuştu. Vladimir onlara bakışlarını sürdürürken Bayan Will konuşma cesaretini gösterebilmişti.

"Efendim..." demişti titrek bir sesle. "...Paxton henüz çok küçük. Daha 12 yaşında..."

Paxton'un kaderi yıllar önce belirlenmişti. Yaşını doldurması gerekiyordu, henüz bunun için çok ama çok erkendi. Lordun karşılarına geçip Paxton'u istemesi akıl erdiremedikleri bir istek olmuştu. O günün geleceği barizdi ama şu an olamazdı.

Karanlık Lord "Paxton'u istemiyorum." dedi. Yüzünde tek bir mimik yoktu. Çoğunlukla takındığı ifadesiz suratı yine ve yeniden yüzündeydi. "Henüz değil."

Kafası iyiden iyiye karışan kadın ve adam, korkudan iki büklüm kalmışlardı.

"İsteğimi yerine getirirseniz ödüllendirileceksiniz."

Bayan Will lordun en büyük isteğini dahi yerine getirmişti. Yerine getiremeyeceği başka bir şey kalmamıştı.

"Evan'ı istiyorum. Evan Christopher Brown."

The Mirror of ErisedWhere stories live. Discover now