twenty one

29.4K 797 560
                                    

Karşımdaki bana kızgın gözlerle bakan Ashon'a baktım. Yaklaşık otuz dakikadır bana bu şekilde bakıyordu. Ağzımı açacağım sırada homurdanarak, ağzımı kapamamı sağladı. ''Sakın benimle konuşma'' dedi. ''Sana hala kızgınım.'' Bende dediği gibi yaptım, konuşmadım. Bana kızgındı ve bunun için onu suçlayamazdım. Belki sonuna kadar haklı değildi ama yine de kendi çapında haklıydı. Elleriyle masada ritim tuturdu. ''Nasıl olurda fikrinden cayarsın?'' diye sordu. ''Babanı o kadından kurtarma fikirlerine ne oldu? Üstelik izinsiz porno çekmenin yasak olduğunu bildiğimiz halde girişmedik mi bu işe? Şimdi ne oldu?'' Sadece çok canım sıkılıyordu ve bende gittim, aşık oldum. Ne saçma ama!


''Abartma Ash. Porno çekmedik. O kadar kötü değildi ve ben o videoyu sildim.'' Neredeyse bütün videoyu silmiştim. Sarılarak uyuduğumuz kısımlar hariç. Biz... Çok tatlıydık ve sanırım bundan bir zarar gelmezdi. Üstelik onu bilgisayarımda saklıyordum. Tamam, tatlı kelimesi çok vıcıktı. Bunu ben düşünmüş olamazdım, ama aslına bakılırsa ben düşünmüştüm. Yüzümü buruşturdum. ''Tam bir ahmaksın, Calum. Ne yani, bütün riskleri boşuna mı aldık? Bir hiç için mi?''


Ayağa kalkarak kapıya doğru yürüdüm. Bunca yolu beni azarlaması için gelmemiştim. Sadece beni anlamasını bekliyordum ama kimse beni anlayamazdı. Anlamıyorlardı da zaten. Hiç kimse nasıl hissettiğim bilmiyordu, çünkü ben sadece şımarık ve zengin Calum'dum. Ha birde şu kızları sadece kullandığım dedikoduları da vardı, fakat onları kullanmıyordum. Sadece birine karşı birşeyler hissedemiyordum, veya ben öyle düşünürdüm. Şimdiye kadar takıldığım kızlar birşeyler hissedilemeyecek kadar boştular. O hariç. O , o kadar doluydu ki ona karşı sürekli farklı şeyler hissediyordum. İlk başlarda ondan nefret etmiştim. Çünkü annem ve babamın ayrılmasına sebep olmuştu. Ardından gün geçtikçe onunla da eğlenebileceğimi düşünmüştüm. Ama nasıl olduysa onun benimle eğlendiği hissine kapılmıştım ve bu sanırım her şeyin başlangıcıydı. Sonrası ile hızlı bir şekilde gelişmişti. Hırs, öfke, nefret, arzu, istek. Duygu patlamasındaydım ve bunun üzerinde birde yorumlayamadığım duygu eklenmişti. İlk başlarda sadece kafamın karıştığını düşünmüştüm. Sonuçta babamın eşinden hoşlanacak kadar kafayı sıyırmamıştım, öyle değil mi? Ama ardından tam anlamıyla kafayı sıyırdığımı fark ettim. Her gece içmeye başladım ve sarhoşken görebildiğim tek şey onun yüzüydü. Bu birkaç gün böyle devam etmişti, fakat dün onu öptüğümde artık net bir şekilde emindim.

Ben ondan hoşlanacak kadar değil, ona aşık olacak kadar kafayı kaçırmıştım.

Ashton'u yarı yolda bıraktığımı hissediyordum. Umrumda değildi. Ben doğru olanı yapıyordum, fakat bu doğrunun içi bile yanlışlarla doluydu. Bütün her şey yanlıştı. Annemle buluşacağım yere doğru yürüdüm. Onu uzun zamandır görmediğim için özlemiştim. O... fazla acı çekiyordu ve bunların tek suçlusu Amandaydı. Buna rağmen ondan nefret edemiyordum, çünkü nefretim, sevgim kadar büyük değildi.


Buluşacağımız yere vardığımıda beni bekliyordu. Yanına giderek ona sarıldım. ''Bebeğim, nasılsın?''


''İyiyim, anne. Asıl sen nasılsın?'' Güneş gözlüklerini çıkararak çantasının içine koydu. ''Ah, iyi. Mali nasıl?'' Onun nasıl olduğunu bilmem için ilk önce onu görmem gerekiyordu. Ne tesadüf ki onu uzun süredir görmemiştim. ''Bilmiyorum, siz görüşmediniz mi?'' Banklardan birisine oturduğunda bende yanına oturdum. Acı çekiyor gibi durmuyordu. Aksine güzelleştiğini bile söyleyebilirdim. ''İşlerim vardı, Calum.''


''Bizden önemli ne işin olabilir ki?'' diyerek salakça bir soru sordum. Onun her zaman bizden önemli işleri olurdu. ''Aslında bende seninle bu konuyu konuşmak için seni çağırmıştım'' Derin bir nefes aldı. ''Ama kızmayacağın hakkında söz vermelisin.''

Step MomWhere stories live. Discover now