[35]

166 17 0
                                    

Sabah uyandığımda hemen yataktan fırladım. Çok enerjiktim bugün. Ayy neden bilmiyorum ama enerjiğim işte sormayın.
Hemen valizimden beyaz crop üst ve mavi pantolonumu alıp tuvalette işlerimi hallederek giyindim. Saçımada üstümdeki tshirtteki yazıyla aynı renk olan lila tokayı saçıma taktım. Pembe simli çantamada telefonumu, kulaklığımı, ilaçlarımı da içip ilaçlarımı koydum ve hazırdım. Hemen yukarı çıktım.

Yemekhaneye girdiğimde herkesin burada olduğunu gördüm. Bizimkilerin oturduğu masaya doğru ilerlemeye başladı. Etrafa baktığımda Egemen'i gördüm. Yüzü darma dağınıktı. Sanırım dövmüşler. Yook yok ne sanırımı dövmüşler belli. Bana dik dik bakıyordu.

Acaba o olaydan sonra bana karşı hisler duymaya, hoşlanmaya devam mı ediyordur? İnşAllah etmiyordur. Yoksa Uras, Eymen, Bora ve Anıl'dan çok pis dayak yemeye devam ederler.

Anıl, Bora benim abim sayılırlar. Anıl, Bora benden ve Eymen'den 1 yaş büyükler. Biz Eymenle yaşıtız zaten. Bu yüzden Anıl ve Bora benim abim, Eymen ise ikizim sayılır. Uras'ın ne olduğunu biliyorsunuz zaten, demeye gerek yok.

Onlar olmasa ne yaparım bilemiyorum.
Hemen Uras ve Eymen'in arasına oturdum.

"Günaydın." Yine koro halinde konuştular.

"Günaydın gençlik." Bu halime güldüler.

"Acaba bir şeyler mi yapsak? Böyle kampa gelmişiz ama hiç bir şey yapmıyoruz." Buse haklıydı. Ayy canım kankam hep haklı. Evet doğru duydunuz biz Buse'yle kankayız. Aslında Gökay ve Buray'lada kankayız.

"Ayy canım kankam yine haklı. Yeni kankalarım ve bizim basket 4lüsü + ben bir şeyler yapalım yoksa patlarım ben." Hepsi bu halime yine güldü. Laan niye çok gülüyorsunuz bana?

"Canım kankişkom haklı. Hadi biraz enerji, biraz haraket." Dedi Gökay. Ha şunu bileydi.

"Helal olsun lan canım kankam. Hadi bir şeyler yapalım."dedim ve son lokmayı aldım. Ohh len doydum.

"Ne yapabiliriz ki kampta?"dedi Anıl. Evet hayatımda hiç kampa gitmemiştim. Sanırım onlarda gitmemişti. Bir anda odaya Semih Hoca ve yanında bir kişi girdi. Herkes onlara döndü. Semih hoca konuşmaya başladı.

"Evet çocuklar, kampa geldik ama hiçbirimiz bir şey yapmıyoruz. Şimdi sizlerle çok eğlenceli bir şey yapıcağız. Paintball oynayacağız." Paintball mı? Nasıl yaa? Neyse eğleniriz İnşAllah.

"Bu yanımdaki Paintball konusunda uzman bir kişi. Kamp alanının yanında Paintball oynayabileceğimiz bir yer var. Hadi herkes Paintball alanına."dedi ve yanındaki adamla ilerlemeye başladı. -Paintball'da uzman olan kişiye Paintball hocası diyeceğim yoksa uzun uzun 'Paintball'da uzman kişi' demem gerekir ve ben üşengeç olduğumdan Paintball hocası diyeceğim.- Diğerleride onu takip edince bizde ayaklandık.

"Abi İnşAllah ölmeyiz."dedi Anıl. Bende onun yanında gidip parmak ucunda elimi omzuna attım.

"Ölmeyiz ya bence. Yani siz ölmezsiniz de şu küçücük bedenimle ben nasıl oynayacağım onu bilmiyorum." Eymen sırıtarak beni kendine çekti ve saçlarımı karıştırdı.

"Biz seni koruruz bücür."dedi gülerek. Diğerleri de gülünce Eymen'den ayrıldım ve Buse'nin koluna girdim.

"Gel Busecim. Biz önden gidelim ve nasıl diğerlerini yenince edeceğimiz işkenceleri düşünelim." Herkes tekrar gülerken biz Buse'yle beraber önden ilerlemeye başladık. Diğerleride arkamızdan geliyordu.
Paintball alanıma geldiğimizde bize bir önlük gibi kıyafet verdiler, bizlerde kıyafetlerin üstüne giydik. Ellerimize silahlarımızı da verdiklerinde oyun alanına gittik. Oyun alanına gidince Semih hoca konuştu.

"Çocuklar, ellerinizdeki silahların içinde boya var. Yani sizlere zarar vermez, korkmayın. Kazanana ödül var bu arada, ona göre oynayın. Takımlar için ise spor takımları olarak ayrılacağız. Basketbol takımı ve menejeri bir takım, futbol takımı ve menejeri bir takım, voleybol takımı ve menejeri bir takım olucak. Dışta Buray, ben ve paintball hocası kalıyor. Bu yüzden Buray ikizinin takımı olan futbol takımına, ben benim takımım olan basketbol takımına, paintball hocası da voleybol takımına gidicek. Basketbol takımı kırmızı takım, voleybol takımı pembe takım, futbol takımı mavi takım olacak. Hadi herkes bölgelerine geçsin."dedi ve kırmızı takımın bölgesine doğru ilerlemeye başladı. Bende ilk başa Buse'nin sonra Gökay ve Burak'ın yanına gidip 'iyi şanslar' dedikten sonra Uras'ın yanına gittim. Uras ben gelince kolunu omzuma atıp beni göğsüne çekti.

"Biz kazanırız bee. Sonuçta yanımızda Biray isimli bir şans top, aynı zamanda güzellik abidesi var. Kesin kazanırız."dedi ve saçlarımda öptü.
Bende onun yanağını öptüm ve kolumu beline attım.

"Bana gerek yok ki. Siz zaten bu boy ve kaslarla kesin kazanırsınız." Hepsi gülümsedi. Semih hoca başladı diye bağırınca bir anda mavi boyaların üstümüze geldiğini fark ettim. Uras hemen beni belimden tutup koltuk altına aldı ve uzağa koştu. Ben daha beni koltuk altına almasının şokundayken o, hemen bir kayanın arkasına geçti ve beni kucağına oturttu. Ben hemen ona döndüm. O ise bir arkaya bakıyor bir ise bana bakıp sırıtıyordu.

"Bir dakika yaa. Sen ne yaptın?"dedim ve ona bakmaya devam ettim. O ise halen daha sırıtıyordu.

"Ortam savaş alanı gibiydi. Sende koşamayacağına göre en mantıklısı seni taşımaktı. Bende seni hemen taşıdım ve bu kayanın arkasana girdik işte. Ama korunman lazım güzelim. Benim kucağımda ve yanımda kal."

"Ben yine düştüm iyi mi?"dedim. O ise çapkınca sırıttı ve anlıma bir öpücük kondurdu. Bir anda adım sesleri duymamla parmağımla onun dudağına baskı yaptım. O ise anlamayarak bana kafasıyla 'Ne oldu?' dedi. Bende kulağına dudaklarımı dayadım ve konuştum.

"Ayak sesleri geliyor."dedim. O ise kafa salladı ve arkaya dikkatlice baktı. Bende biraz baktığımda gelen kişinin futbol takımından bir çocuk olduğunu gördüm. Yanlızdı. Saf gibi yanlız gelmiş ve sanırım burada bizim olduğumuzu bilmiyor. Aklıma gelen planla sırıtmaya başladı. Uras'da benim gibi düşünüyor olacak ki o da sırıtarak kafasıyla çocuğu gösterdi. Bende kafa sallayınca fıslıdayarak konuştu.

"Hadi 1, 2 , 3."dedi ve ikimizde aynı anda yerimizden çıkıp çocuğa sıktık. Tabi çocuk ne olduğunu anlamadı ve üstüne bakarak donakaldı. Sonra kafasını kaldırınca bizi gördü ve sinirlendi.

"Yaa sizin burada ne işiniz var Allah aşkına.
Off saf gibi vuruldum. Oynamıyorum lan ben."

"Oynayamazsın zaten en best çift tarafından vuruldun. Allah yardımcın olsun"dedim ve dil çıkardım. Uras ise bana sırıtarak bakmaya başladı.

"Hadi bizimkiler yaşıyor mu bir bakalım."dedi ve yanağımdan makas alıp elimi tuttu ve önden ilerlemeye başladı. Bende arkadan onu takip ediyordum.

Hadi Allah rahmet eylesin arkadaşlar. Şu an savaşa gidiyoruz ve ne olacağını bilmiyoruz.
Tek güvencem yanımda Uras'ın olması. Onada güvenim sonsuz.

~Evet Bölüm nasıldı?

~Paintball hayatımda hiç oynamadım ama bildiğim kadar yazmaya çalıştım.

Biray?

Uras?

Eymen?

Anıl?

Bora?

Gökay?

Buray?

Buse?

Semih Hoca?

Paintball hocası?

Mavi takım? Bunlar çok sinsi ama bizimkiler kadar değil.

Oy vermeyi unutmayın

Yorumlarınızı bekliyorum :D

ANONİMKE: TEK MESAJLA | TextingWhere stories live. Discover now