Bölüm 10

577 32 7
                                    


 Çağrı sonunda beni o evden çıkartmıştı saat de geç olmuştu ama hemen çağrıdan ayrılmak istemiyordum dağılmasından aşırı korkuyordum bu yüzden çağrıyı taksi çağırmaktan vazgeçirdim öyle yürüyorduk konuşmadan o an çağrının sorusu ile donup kalmıştım

-zeynep bu gece hiçbir şey düşünmeden dünü yarını umursamadan benimle vakit geçir misin

Belki çağrının çocukluğuna gidemezdim ama ona bir gece de olsa tüm sıkıntılarını unutturabilirdim hemen başımla onayladım o an gözlerinde ki o mutluluğu görmek benim de bu gece ki gerginliğimi almıştı

-ama ilk önce...

Giydiği ceketi çıkarıp omuzlarıma bıraktı ben alışık değildim böyle şeylere o yüzden yine afalladım ama fark etmesem bile gerçekten çok üşümüştüm benden önce çağrının beni düşünmesi yüzümde aptal bir sırıtışa sebep olmuştu

-teşekkür ederim ama sen üşürsen

-en fazla ateşim falan çıkar bana bakman için bahanem olur

-çok kötüsün

-neyse hadi yemek yemeye gidelim gerginlikten bir şey yiyemedim zaten

Yine aynısını yapıyordu bense bunu her yaptığında sadece gülümseyebiliyordum sahile gelmiştik yine gözümde onunla olan anılarım geldi ufak bir kahkaha attım

-niye gülüyorsun hayırdır

-ettiğimiz kavga aklıma geldi

-kızım biz seninle sürekli kavga ediyoruz hangisi geldi aklına

-şey gel lan bana vur ona dokunma dediğin kavga

-ha senin şey dediğin seni burada bırakamam

İkimizin de o sırada attığı kahkaha tüm sahili inletmişti galiba o an fark ettim galiba çağrının yanında bilmediğim bir sürü özelliğim ortaya çıkıyordu sanki mesela asla bu elbiseleri giymezdim hatta buraya bile gelmezdim belki de ama çağrıya hayır diyemiyordum

-köfte ekmek yiyelim Zeynep lütfen

Onun bu çocuksu ısrarını asla geri çeviremezdim hem çok açtım hem de bahsettiği şey köfte ekmekti hemen seyyar arabanının önüne attığı sandalyelerden bir tanesine oturdum çağrı da o sırada amcaya sipariş veriyordu

Çağrı gerçekten çok haklıydı aşırı açıkmışım yemeğim geldiği an gözüm dönmüş gibi yemeye başladım

-yavaş ye biraz boğulacaksın kurtaramam seni

-ah çağrı ne zaman anlayacaksın acaba ben birileri beni kurtarsın diye yaşamıyorum hayatımı

-senin kadar güçlü olmak için nelerimi verirdim bir bilsen

-çağrı sen kendinin farkında değilsin neyse hadi yemeğini ye yoksa sende aç kalacaksın

...

Yemeklerimizi yiyip sahilde ki banklardan birine oturmuştuk geç olduğu için de çok insan yoktu o anda çağrı önümde diz çöküp ellerini bana uzattı sonra kulağımı o şarkı doldurdu

"bana ellerini ver"

Hemen uzattım ellerimi o ellerimi boynuna bıraktı onun kolları da benim belimi sardı

"hayat seni sevince güzel"

O an sanki sadece ikimiz vardık sadece o bakıyordu bana etrafı insanları unutmuştuk sanki

"yoluna adadım ömrümü gel kaçma güzel"

İkimizinde gözleri sadece bir yerdeydi konuşmadan ikimizde her şeyi anlatıyorduk

Querencia /zeyçağWhere stories live. Discover now