"Fare, bir şey yap o ölürse görev başarısız olur ve seni Tempus'un elinden kim kurtarır bilemem."

"Dur. Gücünü kullanma. Dur. Lütfen."

"Öldür beni kurucu varis! Sarmaşığa ihanet etmeyeceğim!" Quae'nin bir çeşit oyun olarak gördüğü Ad-Hoc, karşısındaki kız için yaşamanı feda etmeyi göze alacağı bir şeydi.

"Scipio'ya teslim edeceksin. Artık Ad-Hoc için değil Sacra için çalışıyorsun." Kızın gözyaşları akmaya devam ederken yüzü öfkeyle gerilmişti. Bir bebeğin kaşlarının çatılması gibiydi. Quae için kız artık farklı anlamlar ifade ediyordu. Küçük bedeninin aksine güçlü, cesur ve sadıktı.

"Görevimi tamamladığıma göre laboratuara dönüyorum."

"Lütfen kurucu varis. Size yalvarıyorum."

Quae odadan ayrıldığında koşmaya başlamıştı. Nereye gideceğini bilmiyordu fakat ayaklarının onu nereye götüreceğini biliyordu. SBAM artık sadece Sacra'nın çöplüğü değildi. Artık Quae'nin dostlarının da barındığı yerdi. Seneler birçok şeyi değiştirmişti.

"Ars yardım et. Galiba biraz önce bu evrende bağlılık yemini edebileceğim tek kadının benden nefret etmesini sağladım."

"İnanır mısın Quae? Hiç şaşırmadım."

"Cura, kendini tehlikeye sokacak bir şey yapma." Cura kahkaha atarken bir yandan da Quae'nin ona verdiği bıçakları gizlemeye çalışıyordu.

"Şaka mı yapıyorsun? Bu iş başlı başına tehlikeli... Sırf sen bir kıza tutuldun diye hepimizi ölüme gönderiyorsun. Bir de Ad-Hoc için yapıyormuş gibi havalara giriyorsun, seni varis bozması. Olsun, yine de planı sevdim. Uzun zamandır böyle bir heyecan arıyordum."

Cura son hazırlıklarını yaparken Quae de Vox'a bir kere daha planları anlatıyordu. Beşinci kez anlatışından sonra kurduğu cümleleri ezberlemiş ve mekanik bir sesle devam etmişti.

"Tamam, anladım diyorum. Neden inanmıyorsunuz?"

"Zaten sana anlatacağız diye biraz daha burada kalırsak yakalanacağız. Her neyse Ars da zamanlamayı tutturacak merak etmeyin. Dikkat dağıtma işini size bırakıyorum dostlarım. Tehlikede olduğunuzu hissedersiniz her şeyi bırakıp kaçın. Ben bir şekilde hallederim. Dikkatli olun."

"Git artık, Quae! Sen burada vakit öldürürken kızı Nil'e gönderecekler."

Cura'nın tehdidi üzerine gerilen Quae, onları bu tehlikenin içine sürüklediği için kendine kızıyordu. Fakat o kızı ağlayıp yalvarırken ve çaresizlikten ölüme sığınırken yalnız bıraktığı için kendine daha çok kızıyordu.

Yavaş adımlarla SBAM koridorlarında ilerlerken mümkün olduğunca sakin kalmaya çalışıyordu. Yanından geçip giden profesörlerle göz teması kurmuyor, kimseyle konuşmuyordu. Sorun çıkarmayıp her görevi layıkıyla getiren bir denek olduğu için dolaşmasına karışılmıyordu. Ancak belli bir kattan üste çıkmak bütün denekler için yasaktı. En üst katta ise Tempus'un ve Sacra'nın diğer varisinin odaları olduğunu duymuştu. Üstteki beş kata hiçbir denek, hatta nobile olmayan hiç kimse gitmemişti. Üst katların alt katlara göre güvenlik önlemleri on kat daha fazlaydı ve sadece özel seçilmiş birkaç profesör o katlara erişebiliyordu. Kendi profesörlerine bile güveni olmayan Sacra kimseye güvenmediğini çok açık bir şekilde gösteriyordu.

Quae, bir aşağı katta duyduğu patlama sesiyle işaretin verildiğini anlamıştı. İlginç bir şekilde Vox tam zamanında hareket etmişti. Belki de her zamanki gibi Cura onun arkasını kolluyordu. Aşağısındaki katta neler olduğunu bilmese de dostlarına güveniyordu. Onun için bütün bu riskleri göze alan ve hiç düşünmeden böylesine tehlikeli şeyleri kabul eden dostlarına, onlara her zaman güvenecekti. Güvenmek istiyordu.

MixtaOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz