"make up"

1K 125 61
                                    

Bir önceki bölümü okumadıysanız lütfen onu da okuyun. Bir de oy ve yorum istiyorum. Saçma da olsa yorum yapın çok mutlu oluyorum.

Odama geri döndüm ve aynadaki yansımam dikkatimi çekti. Gözümdeki makyaj akmıştı ve iğrenç suratım daha da iğrenç olmuştu. Bir kez daha hıçkırdım. Seslice ağlamaya devam ediyordum.

Makyaj temizleme suyunu alıp pamuğa döktüm ve makyajımı silmeye başladım. Ne kadar salaktım! Chris Changbin ile gelmese bile en azından fotoğraflarımı gördüğünde arar diye düşünmüştüm. Changbin'in Jisung'a iltifat ettiği gibi Chris de bana iltifat eder diye düşünmüştüm ama ne kadar da yanılmışım.

Eski sevgilisinin kollarındayken ben onun umurunda bile olmamıştım. Saçlarımı boyattığıma çok pişman oldum. En kısa zamanda siyaha geri dönecektim.

Hiçbir şeyin anlamı yoktu ve ben bombok hissediyordum. Yüzümü iyice yıkayıp pijamalarımı giydim. Ağlamaktan dolayı gözlerim kızarıp şişmişti. Yatmak üzereyken kapı açıldı ve Jisung içeri girdi.

"Neredesin sen Tanrı aşkına? Telefonu kapatmak da ne demek oluyor?"

"Chris aradığı için kapattım." Sesim çatallaşmıştı.

Jisung sıkıntılı bir nefes aldı.

"Minho..."

"Jisung lütfen, hiçbir şey duymak istemiyorum."

"Minho haklısın."

"Haklı olmam neyi değiştiriyor ki? Yalan söyledi bana işte! Cesaret edip açık açık Hyunjin'in yanındaydım bile demedi. Onun yerine saçma sapan bir yalan uydurdu bana! Sınıftan birkaç arkadaşıyla ders çalışıyormuş ve eve yeni gitmiş. Neden ya? Neden?"

Sesim titredi ve en sonunda kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Ellerimle yüzümü kapattım. Jisung bana sıkıca sarıldı ve saçlarımı okşadı. Başımı omzuna yaslarken bir yandan da fısıldıyordu.

"Kıyamam sana Minho'm ya. Ağla biraz rahatlarsın en azından."

Ağlamaya devam ettim. Dün gece ben Jisung'a teselli verirken şimdi o bana teselli veriyordu.

Telefonu çaldı ve birbirimizden uzaklaştık. Ekrana baktığında kaşları çatıldı. Burnumu çektim.

"Beni arıyor."

Omzumu silktim.

"Konuşmak ister misin?"

"Benimle konuşmak istese beni arardı Jisung."

"Telefonun kapalı ya şapşik."

Omzumu silktim.

Jisung telefonu açtı.

"Ne var? Ne istiyorsun Chris?"

Diğer hattan Chris'in telaşlı sesini duyabiliyordum ama ne dediğini anlayamıyordum.

"Seninle konuşmak istemiyor çocuğu zorlama Chris... Bana ne benim derdim mi? En başından düşünseydin... Beyefendi hastaysa bakacak hiç mi kimse yok? Yanındaki kankası ne güne duruyor? Bırak Tanrı aşkına ya... Minho çok kırgın ve yerden göğe kadar haklı... Bekle bir dakika sus."

Telefonu kulağından çekti ve bana baktı.

"Seninle konuşmak istiyor."

"İstemiyorum."

Telefonu yeniden kulağına götürdü.

"Minho konuşmak istemiyor Chris... Saçmalama ya konuşmak istemediğini söyledi zaten. Buraya gelip ne yapacaksın?... Bilmiyorum yarın tekrar dene şansını... Evet üzgün... Chris yat uyu ve kafanı topla. Yarın her şeyi yalan söylemeden açık açık anlat Minho'ya... Chris tamam sen de haklı olabilirsin ancak Minho açısından bakarsan hiç de hoş bir durum değil. Gerçekten yat ve uyu. Yarın her şeyi konuşun."

shameless | banginhoWhere stories live. Discover now