2.8

3.4K 491 397
                                    

Bir önceki bölümü okumayı es geçmeyin sevgili fandomdaşlarım zira bu bugünün 2.bölümü dkskkdkqld

Comebackimiz efsane olucak demisdim.

*

Kapı çaldığında Chan o anda mutfakta salatalık doğramakla meşguldü. Öğleden sonra saat 1'e yaklaşırken Chan'ın neden salatalık doğradığına gelecek olursak da, çocuk henüz yeni uyanmıştı. Jungkook kendisinden önce uyanıp kalkıp gittiği için belki odur diyerekten kapıya yöneldi Chan.

Kapıyı açtığında kesinlikle karşısında beklediği kişi kendisini öpüp ahlaksız tekliflerde bulunan Kim Seungmin değildi! Tamam, belki biraz abartıyordu bu durumu fakat duyguları incinmişti.

İncinmişsin, dedi kendi kendine.

"Buyur canım, ne vardı?" dedi kapıdaki Seungmin'e.

Seungmin güleç bir yüzle fakat ima dolu bir sesle konuştu. "Beni kapıdan içeri almayacak mısın?"

Chan kaşlarını kaldırarak tch sesi çıkardı.

"Ne kadar naziksin öyle!"

"Senden öğrendim." dedi Chan.

Seungmin sinirle gözlerini devirip içeri geçmeye yeltendi. Chan'ın boşluğuna denk gelen bu durum karşısında Seungmin gayet rahat bir tavırla içeri girdikten sonra kapıyı kapattı ve ayakkabılarını çıkarmak üzere vestiyerin ucuna oturdu.

Botlarının fermuarını indirirken alttan alttan Chan'a bakıyordu. "Misafir ağırlama biçiminde de epeyi olumlu değişimler olmuş." dedi kinayeli bir sesle.

Bir elini uzatıp Seungmin'in minik sırt çantasını aldı Chan. Vestiyere asarken konuştu. "Onu da senden öğrendim."

"Başka neler öğrendin bakalım benden?" diye sordu Seungmin, ayakkabılarını ayakkabılığa koyarken. Doğrulup Chan'a baktı. "Nasıl trip atılır onu da mı benden öğrendin?"

Tek kaşı havaya kalkmıştı Chan'ın. "Sen kimsin de ben sana trip atayım? Aramızda öyle bir durum yok." derken de mutfağa yöneldi.

Seungmin de peşinden girmişti. "Bebeğim biz öpüştük."

"Sen beni öptün."

"Karşılık verdin!"

"Duygusal boşluğumdan faydalandın."

"Fakat devamını getirmedin?"

"Ben aklı başında biriyim Seungmin." derken arkasını döndü Chan. Seungmin'in öylece ayakta dikildiğini fark edince de eliyle sandalyeyi işaret etti. "Otursana."

"Kovmayacaksan eğer..."

Chan gözlerini devirerek yaptığı işe devam etti. Salatalıkları doğramayı bitirdikten sonra onları bir tabağa koydu ve havuç soymaya başladı. "Hangi rüzgar attı seni buraya?"

"Sen." dedi açık ve net bir şekilde Seungmin. Bu cevap Chan'ın ilgisini çekse de Seungmin'e hiçbir şey belli etmemekte ısrarcı gibi görünüyordu fakat yine de Seungmin bunu hissedebiliyordu. "O gün... Öpüştükten sonra... Bak açık olacağım." dedi ve daha dik oturarak derin bir nefes aldı Seungmin. Chan hala havuç soyuyor, kendisine bakmıyordu. Zaten Seungmin de Chan'ın sırtına bakarak bu konuşmayı daha rahat yapabileceğini düşünüyordu. Yüzüne bakmak hala biraz utanç vericiydi. "Seni öpene kadar içimde sana karşı neler olduğunu bilmiyordum."

Chan bir anlığına durdu. Bir elinde soyacak, diğerinde havuç tutarken sırtı Seungmin'e dönük bir şekilde bekliyordu.

Sessizliği fırsat bilen Seungmin ise devam etti. Sebepsiz bir şekilde sıcakladığını hissediyordu ama bunu görmezden gelmeyi seçti. Bu konuşmayı yapmak zorunda olduğunu biliyordu. "Amacım senin duygularınla alay etmek veya seni küçük düşürmek değildi. Hoş, nasıl öyle anladın bilmiyorum da zaten... Tamam, belki hatalarım var ve belki karakterim dolayısıyla bana güvenmiyor olabilirsin ama ben de incindim Chan. Öyle ki benden hoşlanan kişi senken birden bire senin benimle alay ettiğini bile düşünmeye başladım."

Twitcher & Youtuber / chanmin ✔️Where stories live. Discover now