2.2

3.6K 539 367
                                    

Bu bölüm Princess Chelsea'nın yeni albümü Everything is Going to be Okay dinlenerek yazılmış, dinlenirken de yazar İstanbul konserine gidemediği için çok ağlamıştır.

*

"Eee?" diyerek lafa giriş yaptı Chan. Çay doldurduğu iki kupadan mavi yeşil olanını Seungmin'in önüne bıraktı. "Hangi rüzgar attı seni buraya? Beni çok özlediğin için gelmedin herhalde."

Seungmin önüne bırakılan kupayı kavradı ve yavaşça dudaklarına götürdü Chan masanın diğer tarafına otururken. Bir yudum aldıktan sonra boğazını temizleyip ilgiyle kendisine bakan çocuğa çevirdi bakışlarını. Her zamankinden daha meraklı bakıyordu sanki. "Şu içerik işini konuşmak için gelmiştim."

Chan, yüzünde ufak bir sırıtışla parmaklarını siyah beyaz kupaya sardı. "Grupta da konuşabilirdik Seungmin."

"Yüzyüze fikir alışverişi daha iyi oluyor biliyor musun?"

"Buluşmak için bir gün ayarlayabilirdik." Gözlerini kaldırıp gence baktığında Seungmin'in dudaklarında bilmişçe duran belli belirsiz bir gülüş gördü.

"Bugün burada olmamı istemiyor gibisin." diyerek göz ucuyla mutfaktan gözüken banyo kapısına baktı Seungmin. Beş dakikadan fazla süredir içeride olan Jungkook'un ne yaptığını ikisi de bilmiyordu. Sanki ikisini bilerek yalnız bırakmış gibiydi. "Meşgulsün sanki."

"Yoo," derken tek elini çenesine yasladı Chan. Seungmin'in gözlerinin içine bakarken devam etti. "O gerizekalının nereden çıktığına dair bir fikrim yok."

Banyodan bir ses yükseldi. "Ayıp oluyor ama!"

"Oh, bizi duyabiliyor mu?" diyerek şaşkınca Chan'a döndü Seungmin. Ardından yeni uyandığı için saçı başı dağınık olsa da hala daha kusursuz gözüken adamın gözlerinin içine baktığını fark etti. Çok yakın olmasalar da birbirlerine uzanabilecek kadar yakınlardı. İçinden neler olduğuna anlam veremediği, ya da anlam vermek istemediği, bir hisle boğazını temizleyip çay kupasını dudaklarına götürdü.

"Elbette duyabilir." dedi Chan. "Banyo ve mutfak arasında 2 metre bile yok, baksana."

Hafifçe gülümsedi Seungmin. Başta küçük bir ev dediği bu ev şimdi kutu gibi olmasıyla ona sıcak ve samimi hissettiriyordu ve Tanrı aşkına, böyle hissetmek normal miydi? "Evin tatlı aslında."

"Cidden mi?" Chan şaşkınca kaşlarını kaldırdı. "Meşhur fenomen Kim Seungmin'den böyle bir iltifat duymak... Vay be, bir şeyleri başardım demek ki?"

"Neyi başardın mesela?" diye sordu Seungmin.

Chan ağzını açıp cevap verecekti ki banyonun kapısı açıldı ve Jungkook yüzünü yıkadığı için uçlarını ıslattığı saçlarıyla beraber mutfağa girdi. "Yolculuk o kadar yordu ki anlatamam. Ha bu arada, piercinglerimi çıkardım, banyoda aynanın önünde. Haberin olsun. Sonra ne bunlar burada diye atma çöpe falan."

Chan gözlerini kapatıp içinden sabır çekerken Seungmin ise gözlerini devirerek çay içmişti. İkisinin benzer tepkilerini fark eden Jungkook ise buzdolabına yönelip kapağı açtı ve sırıtarak yiyecek atıştırmalıklar aramaya başladı.

"Ballı sütün yok mu lan?"

"Yok."

"OOOFFF!"

Jungkook'un içten oflayışı üzerine şaşkınca ona döndü Seungmin. "Ballı süt yok diye dünyan başına yıkıldı resmen."

"Sorma canım benim." dedi Chan. "Benim şeker arkadaşım yeteri kadar tatlı değilmiş gibi ballı süt içiyor sabah akşam."

Jungkook ağzını büküp Chan'ı taklit ederek karşılık verdi. "Riv riv riv. Fakirim, ballı süt alamıyorum demiyor da."

Twitcher & Youtuber / chanmin ✔️Where stories live. Discover now