"Fazla vaktinizi almayacağım, direkt konuya gireceğim. Birçok şeyin farkındayım. Bana karşı beslediğiniz duygularınızın da, her görev emrinde dönüşümü beklediğinizin de, her yara aldığımda acı çektiğinizin de hepsinin farkındayım."
Gözlerini gözler...
Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.
( Yayımlanma Tarihi: 15.09.22 ) •••
Yaklaşık on dakikadır aynanın karşısında bir sağ, bir sola dönerek elbisemin bedenimde duruşunu seyrediyordum. Asrın buluşma için hazırlanmadan önce duş almak istediğini söylemiş ve beni de yanında götürmek için türlü türlü tekliflerde bulunsa ikna olmayacağımı anlayınca dakikalar önce tatlı homurtularla banyoya gitmişti. Ben ise aynanın karşısında bilmem kaçıncı kez sağa sola dönüyordum. Sorun şuydu ki evlendiğimizden bu yana kalçalarım hafifçe genişlemiş, göğüslerim garip bir şekilde daha da dolgunlaşmıştı. Göğüslerimin dolgunlaşmasını anlayabiliyordum. Hamilelikten sonra böyle kalmıştım, göğüslerim dolgundu ama kalçalarımın genişlemesine kilo haricinde bir bahane bulamıyordum.
Kilo vermeme rağmen göğüslerimin ve kalçalarımın büyüklüğüne bir çözüm de bulamamıştım. Bu durum onların daha da belirginleşmesine ve bedenimin biraz daha göz önüne çıkmasına sebep olmuştu. Asrın... bu hallerime bayıldığını söylüyordu. Dudaklarım o anların gözümün önüne gelmesiyle kıvrılırken belime sarılan ıslak, esmer ve kaslı kollar ile irkilerek arkamı döndüm. Asrın, belindeki ve omzundaki beyaz saç havlusu ile kısık bakışlarıyla aynadaki aksimden benim gibi elbisemi inceliyordu. "Güzelliğinle gözlerimi kamaştırıyorsun."
Dudaklarım gerilip, dişlerim tamamen açığa çıkarken eğilip burnumun ucuna dudaklarını bastırdı. Derin nefesler alarak duş jelinin tenindeki kokusunu içime çekerken, "Doğumdan sonra aldığım kilolarımla bile mi?" diye mırıldandım.
Belindeki havlusu ve ıslak saçları ile çok çekici görünüyordu.
Kaşlarını hafifçe kaldırırken başını iki yana salladı. Bu sayede saçlarındaki su damlalarının birkaçı yüzüme ve boynuma sıçradı. Alt dudağımı dişlememek için kendimi hayli zor tuttum. "Kilo almadın yavrum, aldıysan bile gereğinden fazlasını verdin. Belin, tek elimle kavrayabileceğim kadar incecik. Yani gayet fit ve..." Derin bir nefes alıp ellerini göğüslerimin iki yanına yerleştirerek aşağıya doğru kavislenen bedenimden ağırca aşağıya kaydırdı. "Seksisin."
Kasıklarım hafifçe sızladı. Beni seneler geçtikçe nasıl daha kolay etkilediğini şaşkınlıkla izliyordum. Mesela şu anda kasıklarımın sızladığını bildiğine adım kadar emindiğim çünkü gözleri bacaklama kayıyor ve dudakları hafifçe kıvrılıyordu. Gözlerimi kırpıştırarak, "Asrın..." diye mırıldandım. Yanaklarım hâlâ utançla kızarıyor ve o kadar sene geçmesine rağmen beni büyük bir keyifle izlemeye devam ediyordu. Dudaklarını ağırca ıslattı ve zaten kıpkırmızı olan dudaklarının daha da kızarmasına sebep oldu. "Böyle konuşmamdan utansan da aynı zamanda keyif aldığını biliyorum. Keşke... arada sen de bana böyle şeyler söylesen."
Gözlerim hafifçe aralandı. "Sana yer zaman fark etmeden edepsizleşmemi mi istiyorsun?" Başını eğdi ve muzip ifadesiyle bana alttan alttan gülümsedi. Tam da şu anda onun o kavislenen güzel adem elmasını ısırmama ramak kalmıştı. "Hiç fena olmazdı." Aklıma gelen iddia meselesi ile gerçekler kafama bir anda dank ederken parmak uçlarımı belindeki havlunun düğümüne attım. Bakışları aniden gözlerimden aşağılara kayarken ne yapmaya çalıştığımı anlayarak gözlerini şaşkınlıkla araladı. Geri çekileceğini asla düşünmüyordum ama kendisini bir anda elime doğru iteceğini de düşünmemiştim. Sanki dağ bayır koşmuş da nefes nefese kalmış gibi hızlı soluklar alırken, "Çöz." diye mırıldandı. "Çöz ama eğer o düğümü çözersen... bu gece dışarı çıkamayız bebeğim."
