• 0.3 •

149K 6.9K 1.8K
                                    

"Multimedya: EREN YAMAN"

 "Multimedya: EREN YAMAN"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi; 22.08.21)

•••

Titreyen bedenimle birlikte yerden destek alarak zar zor ayaklandığımda Teğmen Eren'in yanıma doğru hızla koştuğunu yeni fark edebilmiştim.

"Efnan Hocam! İyi misin?"

Sesindeki endişeyi hissettiğimde tebessüm etmeye çalışarak başımı salladım. Ne kadar başarılı olabildiğimi bilmiyordum fakat yanağım acıdan uyuşmuş bedenim korkuyla titremeye devam ediyordu. Cevap verebilecek bir gücü şu anda kendimde bulamıyordum bu yüzden onu sadece başımla onayladım.

'Yarbay'ım beni öldürecek!' diye mırıldandı sessizce, Ardından tekrar yüzüme döndü bakışları. "İyisin değil mi?"

Elini hafifçe çeneme doğru uzatıp yana çevirdi. "Hemen buz koyalım. Şerefsiz! Kıpkırmızı olmuş yanağın." Gözleri bıçağın az önce dayalı olduğu boynuma geldiğinde derin bir nefes aldı. "Çok şükür deriyi parçalamamış. Kanamıyor."

Başımla tekrar onu onayladığımda yanımda duran Eren'in komutanının bedeni hareketlendi. Eren'in ona baktığını ve birkaç adımda benden uzaklaşıp ona yaklaştığını fark ettim. "Komutanım, Efnan Hocam sizinle gelsin. Ben arabayı alıp Serdar ile arkanızdan gelirim."

Adamın onu onaylayan sert sesi tekrar kulaklarıma dolduğunda gözlerimi yavaşça açıp kapattım. Yanağımın acısından ve vurduğu şiddetli tokatın etkisinden dolayı başım ağrımaya başlamıştı.

Gördüğüm kanlı leş bedeniyle midem kalkmış ve iş içinden çıkılmaz bir hâl almıştı. Başım döndüğü için yavaş adımlar atıyor önümde hızlı hızlı adımlarla araca ilerleyen adama yetişmek için yoğun çaba sarfediyordum.

Televizyonlarda izlediğimiz haberlerde bu gibi bir sürü olaydan bahsediliyordu. Onlar için ne kadar korktuysam şimdi aynı korkuyu bizzat yaşamış olmam bedenimi şok cihazına maruz kalmışım gibi şiddetle titretmişti.

İlerlemeye devam ederken önümde hızlı hızlı yürüyen komutan, adım seslerimin yavaşladığını fark etmiş olmalı ki bir anda koşarcasına attığı adımlarını durdurdu. Yüzünü benden tarafa çevirerek yavaş yürüyen bedenimi ve yüzümün halini birkaç kez süzdü. Halime acımış olmalıydı ki yanıma birkaç büyük adımda ulaştı.

"Yürüyebilecek misiniz?"

"Evet." diyebilmiştim kısık çıkan sesimle.

Maskeden yüzü tam olarak belli olmasa da gözlerinin bulunduğu belirli bir kısım açıktı. Hiç bir duygu barındırmayan gözlerini birkaç saniye daha gözlerimde gezdirdi.

İri kemikli elleriyle ben daha ne olduğunu anlamadan belimi kavrayıp bedenimi havalandırdığında kendimi bir anda adamın kucağına bulmuştum.

Ellerimle ona tutunmak veya yerimi rahatlatmak için hiçbir hamle yapmamıştım. Kollarımı kaldırmak istesem kaldırabilirdim fakat tanımadığım bir adama az önce olanlardan sonra hiç dokunmak ve yaklaşmak istemiyordum.

SARFINAZAR ~İçimdeki Yıldırım~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin