"Siktir! Sana da böyle mi oluyor?" Yüzümü hızla alfaya çevirip sonrasında hızla önüme döndüm.

"Size nasıl oluyor ki?" Açıklamak için ağzımı açtığım sırada geri kapattım. Ona içimden onunla alakalı geçirdiğim kötü şeyleri söylemek istemedim. Kurdumla bir çatışma daha yaşamak istemiyordum.

"Boşver. Sen ne sormak istiyordun?" Babamın evinin önüne geldiğimizde arabayı durdurdum. Alfanın konuşmasını bekledim.

"Ama az önce-" Alfanın yüzüne baktım.

"O az önceydi. Artık söylemeni istiyorum." Alfa sessizce kafasını salladı. Kısa bir süre durakladı, konuşmadan önce.

"İşaretiniz nerede? Birbirimizi ilk gördüğümüzde üstünüzde pek bir şey var sayılmazdı. Ben yine de işaretinizin nerede oluştuğunu göremedim." Alfanın yüzüne tekrardan dönüp boş boş baktım. Neyden bahsettiğini anlamıyor olmam normal miydi?

"Ne işaretinden bahsediyorsun sen alfa?" Alfanın gözleri şaşkınlıktan yavaşça büyüdü.

"Neden bahsettiğimi gerçekten bilmiyor musunuz?" Bilsem ona sorarmışım gibi tepki vermesine karşılık gözlerimi devirdim.

"Başka birine sorarım, alfa! Zahmet etme!" Kapıyı açıp arabadan indim ve kapıyı sertçe kapattım.

Alfa bozuntusu arabamda kilitli kalmasın diye inmesini bekledim. O arabamdan indiğinde vakit kaybetmeden evin kapısına yürüdüm.

Arkamdan gelen adım seslerinden alfanın arkamdan koştuğunu anladım. "Alaz Bey!.. Bir saniye bekler misiniz?"

Evin kapısının önüne gelene kadar durmadım. Kapının önüne geldiğimde durup arkamı döndüm. Ellerimi pantolonumun ceplerine attım. "Ne var?"

"İşaret, ruh eşlerinde ortaya çıkan bir tür iz. Ruh eşlerinin hepsinin işaretleri farklıdır. Bizimkisinin ne olduğunu tam olarak anlayamadım. Belki sizin için anlamı olan bir şey olabilir çünkü benim için bir anlam ifade etmiyor. Aynadan baktım ama bence sadece yarım çemberler ve kıvrımlar var." Alfanın yüzüne dikkatle baktıktan sonra kafamı aşağı eğip kendime baktım.

Alfayla tanıştığımızdan beri defalarca kez üstümü değiştirdiğime ve aynaya baktığıma göre vücudumun önünde olmadığı kesindi. "Bende de olduğuna emin misin?"

"Emin değilim. Ruh eşlerinde birbirinin aynısı olan sadece onlara has bir işaret bulunur diye biliyorum. Hiç ruh eşini bulmuş birini tanımadım, benim bilgilerim de tamamen okuduğum kadarıyla." Usulca kafamı salladım ve kapının zilini çaldım. Alfanın yüzüne içeri girmeden son bir kez daha baktım.

"Bende var mı diye bakarım,.. sana da olup olmadığını söylerim alfa." Kapı açıldığında arkamda bıraktığım alfaya bakmadan içeri girdim. Bu ruh eşi saçmalığı başıma bela olacaktı.

Girişte beni karşılamak için bekleyen evde çalışan hizmetlilerimizi gördüğümde duraksadım. "Babam nerede?"

"Sizi birinci kattaki salonda bekliyorlar, Alaz Bey." Hafifçe başımı sallayıp merdivenlere yöneldim. Birinci katın büyük çoğunluğunu kaplayan geniş salona girdim.

Babam koltukta oturmuş kaşları çatık bir halde kahve içiyordu. Beni gördüğünde elindeki fincanı sehpaya bırakıp ayağa kalktı. Bana doğru gelmeye başladığında başımın ne kadar büyük bir belada olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Sakince kollarımı göğsümde kavuşturup bana kızmasını beklerken beni kollarının arasına almasıyla duraksadım. Kollarım iki yanımızdan aşağı sarktı. Etrafımdaki kolları iyice sıkılaştığında ve yüzümü göğsüne gömdüğünde bende kollarımı kaldırıp sırtına sardım.

Yavaşça kafama vurduğunda sesimi çıkarmadan konuşmasını bekledim. "Neden korkudan kalp krizi geçirip ölmem için elinden geleni yapıyorsun sen aptal?!"

"Şirketin imajı kötü etkilenir diye mi korktun baba?" Hafifçe güldüğünü duyduğumda kafamı göğsünden kaldırdım.

"Şu yaşımdan sonra şirket imajını ne yapayım, Alaz? Sadece bir tane omega oğlum var ve onu korumak istiyorum." Kollarını gevşettiğinde kollarının arasından çıktım. Arkamızdaki koltuğa oturdum. Babam da sessizce kendi kendine konuşup yanıma oturdu.

Karşımızda alfayı gördüğümde hiç şaşırmadım. Ne de olsa onu babam bulup getirmişti. "Seza, hoşgeldin."

"Hoşbuldum, Gürkan Bey." Babamın eliyle çaprazımızda kalan koltuğu işaret etmesiyle oturdu.

Alfanın babamla yanımıza bile gelmiş olmasına sinirlenerek babama döndüm. Elimle alfayı göstererek konuştum. "Bunu nereden buldun?"

"Yıllarca omegaları eğiten okullarda okudun ama insanlarla hala böyle mi konuşuyorsun? Tüm alfalara 'alfa' diye seslenmen yetmiyordu, şimdi de 'bu' diye mi sesleniyorsun?" Sinirle gözlerimi devirip alfaya baktım.

"Şikayetçi misin, alfa?" Seza kısa bir an babama baktı ardından kafasını iki yanına salladı.

"Değilim, Alaz Bey." Tekrardan babama döndüm.

"Bak, o memnun halinden! Sana ne oluyor?" Babam kafasını iki yanına salladı ve alfadan tarafa baktı.

"Oğlumun kusuruna bakma, Seza. Zamanla alışır, sana." Alfayla aralarında konuşmalarına engel olup araya girdim.

"Beni niye çağırdın?" Babamın bakışları beni bulduğunda gülümsedi.

"Senin için endişelendim. Seni bir göreyim istedim. Malum ben çağırmadan senin beni ziyarete geleceğin yok." Oturduğum yerde etrafıma bakındım.

"Sadece beni mi çağırdın, abilerim nerede?" Babam bana bıkkınca baktı.

"Planlı olarak çağırmadığım için abilerinin senin geldiğinden haberleri bile yok." Babam konuşurken yanımdan gelen sesle alfaya baktım.

Oturduğu yerde hafifçe kıpırdanıyordu. Rahatsız hissediyordu. Neden rahatsız hissediyordu? "Ne oldu?"

Babam anlayamayarak yüzüme baktığında ben hala alfanın yüzüne bakıyordum. Kafasını kaldırıp bana baktığında onunla konuştuğumu anladı. "Hiçbir şey olmadı, Alaz Bey."

İkna olmamış olsam da hafifçe kafamı aşağı yukarı salladım ve babama baktım. Kaşlarını kaldırmış bir bana bir de alfaya baktığını gördüm. "Asıl ne olduğunu sorması gereken benim galiba? Size ne oldu?"

Kaşlarımı çatıp babama baktım. "Bir şey olduğu yok. Nereden çıktı bu?"

Alfadan tarafa baktığında bana baktığını gördüm. Gözlerimi kocaman açarak söylememesi gerektiğini anlatmaya çalıştım. Yine de ağzını açtığında gözlerimi devirerek arkama yaslandım. Babam tarafından soru yağmuruna tutulacaktım.

"Biz yani,.. Alaz Bey ve ben ruh eşiyiz."


Bir sonraki bölüm görüşürüz! Öpüyoruum>3<

Hilaf&Berceste(Gay)+18Where stories live. Discover now