Bölüm 26

1.6K 73 5
                                    

(26)

Her insan bir gün sınavını verirdi öyle değil mi?

İlk defa asla yapmam dediğim bir şey yaptım. O illeti ağzıma sürdüm. Asla diyerek peşin konuşmamak gerek bazen. Bunu çok iyi anladım. Sevdiğim adam gözümün önünde sigara içerken içmemesi için çaba gösterdiğimi hatırlıyorum. Ama şimdi bende onun gibi içiyordum. O lanet şeyi ciğerlerime kadar çekerken herşey bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçip gidiyordu.

O beni sevdiğinden sigaraya başlamıştı.

Ben ise onu kaybetme duygusu yüzünden sigaraya başlamıştım.

Canım acıyordu. Gözlerimin önünde ki o eriyişi gözlerimin önünden gitmiyordu. Onu affedemiyordum. Bunu bize nasıl söylememişti. Ne olacaktı bundan sonra? Bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum. Ben hastanenin bahçesinde otururken herkes yukarıdaydı. Aşağıya hiçbiri inmedi çünkü beni yalnız bırakmak istiyorlardı en doğrusunu yaparak. Kimseyi görmek istemiyordum. Yalnız kalmak en iyi ilaçtı sanırım. Gözlerim paketin yarı bulmuş haline gitti. Derin nefes verdim. Sigaraya başlayıp başlamam bu saatten sonra umurumda değildi.

Tek umurumda olan Rüzgârdı.

Yarım saat önce doktorun onu görmemize izin verdiğini söylemek için beni aramıştı Sanem. Gidemedim. Onu görmeye hazır değildim. Kendimi suçlu hissediyordum, bunca zaman onda değişiklik farkedemediğim için. Belki de asıl hatalı bendim fakat ona da kırgındım. Bize söyleyebilirdi. Biz de daha erken önlem alarak onun yanında durabilirdik. Fakat o hastalığıyla kendi savaşmayı seçmişti. İşte bu yüzden ona kırgındım. Neden yaptın bunu Rüzgâr neden? Çalan telefonumla cebim de bulunan telefonu çıkardım. Sanemin numarasını görmemle telefonu sessize aldım. Rüzgârın bana verdiği telefondu bu. Bu nedenle kimsenin numarası kayıtlı değildi. Fakat gördüğüm numaralardan kimin numarası olduğunu anlıyordum.
Kimseyi görüp, konuşmak istemiyordum.
Gözlerim hastane kapısına değdiğinde abimi gördüm. Gözleriyle beni arıyordu. Telaşla sigara paketini çantamın cebine attım. Bankta oturduğumu görünce yanıma doğru yürümeye başladı. Sigara kokusunu muhtemelen soluyacaktı ve anlayacaktı fakat bu benim umurumda değildi.

Yanıma geldiğinde bankın boş olan yerine oturdu. Bir müddet sessizlik oluştu öylece. İkimizden de tek kelime çıkmadı."Seni soruyordu."diye mırıldanarak sessizliği bozdu. Kafamı ona çevirip yan durmuş olan profiline baktım. "Gidip bir gör istersen."dedi isteksizce. Ne olursa olsun bizi bir arada görmek istemiyordu, derin nefes verdim. Abim bile artık bunları diyorsa tam bir çıkmaza girmiştik.

"İstemiyorum."dediğim de dönüp yüzüme baktı.

"İstemiyor musun?"

"Evet istemiyorum."dedim titrek bir nefes vererek. "Onu görmeye hazır değilim. Çok kırgınım abi! Neden bunca zaman söylemedi ki bize bunu!" sesim sonlara doğru titreyip kısılırken tekrardan ağlayacağımı anladım.
"Abi canım acıyor tamam mı? Sen her ne kadar inanmasan da birbirimizi seviyoruz biz."dedim. "Eğer bunu bize erkenden söyleseydi onun yanında olurdum beraber savaşırdık."

"Onu bunu bilemem Nehir."dedi. "Benim için de kolay değil kardeşim dediğim adamın orada yatması. Her ne kadar dostluğumuz bitti desem de bitmemişti benim için. Hâlâ olanlar için öfkeliyim ona! Tek ona değil ikinize de öfkeliyim. Şimdi kendine gelip seninle beraber yukarı çıkıyoruz anladın mı? Zaten bir kaç güne de Ankaraya döneceğiz. Rüzgâr efendi her ne kadar istemese de orada kemoterapiye başlayacak."

Rüzgâr Ateşi Körüklerse (Mahalle) (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin