39- Tatlı Bebek

12.1K 943 282
                                    

YKS sınavına çok az kaldı. Stersten ve düşünmekten kafamı toparlayamadım birkaç gün. O yüzden bölüm geç geldi. Diğer bölüm de sınavdan sonra gelir ancak. Keyifli okumalar💖

.
.
.
.
.
.

Güzel bir balayının sonuna gelmiştik. Dün bütün eşyalarımızı hazırlamış ve bugün sabah erkenden yola çıkmıştık. Eşyalarımız, evimiz her şey hazırdı. Görüntülü konuşarak her şeyi istediğimiz şekilde halletmiştik. Gidince kendimiz de yapabilirdik bu daha da güzel olurdu ama biz artık kendi evimizde yaşamak istediğimiz için her şeyi hazırlatmıştık. Direkt kendi evimize gidecektik ve bu yüzden oldukça heyecanlıydım. Çalan telefonumu zar zor bulup arayana baktım. Annem arıyordu.

"Kim arıyor yavrum?"

"Annem."

Telefonu açıp kulağıma koydum.

"Efendim annem?"

"Oğlum, yola çıktınız mı?"

"Çıktık annem. Yaklaşık üç saat oldu çıkalı."

"Dikkatli gelin, acele etmeyin."

"Sen hiç merak etme anne, Emir oldukça dikkatli kullanıyor. Hız falan yapmıyor."

"Oh iyi bari oğlum. Ben aslında bir şey diyecektim sana."

"Dinliyorum anneciğim?"

"Akşam yemek saati buraya varmış olursunuz. Yorgun argın hiç yemekle uğraşmayın direkt bize gelin akşam yemeğini bizde yiyelim. Çok özledim seni oğlum. Alışkın değiliz bu kadar zaman görüşmemeye. Bir sarılayım, kokunu çekeyim içime doya doya. Emir oğlumu da özledim. Baban da sizi çok özledi. Kerata gelsin de biraz ugraşayım diyor."

Emir'e baktım ama o şu an konuştuklarımızı duymuyordu. Annemin dedikleri beni duygulandırmıştı.

"Bende seni çok özledim annem. Babamı da çok özledim. Ben Emir ile konuşur sana haber veririm olur mu? Zaten bugün gelemezsek bile ben yarın sabah hemen senin yanına geleceğim."

Emir göz ucuyla bana baktı. Sonra hemen yola döndü.

"Tamam oğlum. Konuş eşinle bana haber ver. Ona göre sevdiğiniz yemeklerden yaparım. Bugün gelemezseniz de sabah erkenden kahvaltıya geliyorsunuz tamam mı? Kaçış yok."

Güldüm.

"Tamam birtanem. Ben sana haber vereceğim. Görüşürüz."

"Görüşürüz oğlum."

Telefonu kapatıp yan tarafıma koydum.

"Ne diyor annem?"

"Özlemişler bizi. Akşam direkt bize gelin evde yemek yapmakla da uğraşmayın dedi. Bende seninle konuşmadan bir şey demek istemedim."

"Tamam gidelim. Duş falan alıp gitsek daha iyi olurdu aslında ama sende özledin anneni. Gidelim görüşelim."

Mutlulukla gülümsedim. Bu adamı yerim ben ya.

"Çok tatlısınız Emir Bey? Sizi yiyebilir miyim acaba?"

Güldü.

"Olmaz beyfendi, ben evli bir insanım. Beni yalnızca eşim yiyebilir."

Kahkaha attım.

"Gerçekten yiyesim geldi seni şu an."

"İstersen sağa çekeyim?"

Dalga geçercesine güldü ama ben gayet ciddiydim.

"Çek hadi."

"Sen baya ciddisin?"

"Evet, hadi Emir."

Gülerek sağa çekti arabayı. Arabayı durdurduğunda kemerimi çözdüm. Ne yaptığıma bakarken koltuktan kalkıp bacağımı üzerinden uzattım yan tarafına bastım. Bacağımı tuttu.

"Bekle."

Ayakta bekliyordum. Önce kemerini çözdü ardından koltuğunu geriye doğru itti. Sonra tutuğu bacağımı kendine çekip kucağına oturttu. Hiç beklemeden yanağını sulu sulu öptüm. Ben yüzünün her yerine öpücük kondururken Emir keyifle gülümsüyordu. Gözlerini kapattı. Hafifçe yanağını ısırdım. Bu sefer sadece dişlerimi değdirmiştim. Kanım kaynamıştı iyice. Parmaklarımla dudaklarını büzüştürdüm.

"Şu tatlılığa bak!"

Sertçe dudaklarını öptüm.

"Şu bal dudaklara bak!"

Bir kez daha sertçe öptüm dudaklarını. Emir büzülü dudaklarının el verdiği kadar gülüyordu. Gülerken kısılan gözlerini de öptüm. Dudaklarını serbest bıraktım.

"Ben bebek miyim?"

"Evet, bebeksin sen."

"Şu durum aslında o kadar komik ki... birisi beni bebek gibi sevdiğini görse şok olur."

Kahkaha attım. Gerçekten de öyleydi. Emir cüsse olarak biraz iriydi.

"Bu bizim sırrımız merak etme. Kimseye tatlı bir bebek olduğunu söylemeyeceğim. Bu sadece bana özel."

Kucağında olduğum için ona tepeden bakıyordum. Çenesini sıktığında yine gelen şeyi tahmin edebiliyordum. Hemen önündeki çeneme dişlerini geçirdi. Ardından biraz emdi ve dudaklarını çekti.

"Bıdı bıdı konuşup bana bebek demen yok mu!? Asıl bebek sensin. Isırırım o dilini."

Güldüm.

"Isırsana?"

Dilimi dışarı çıkarttım ve ona uzattım. Tam bana yaklaşıyorken dilimi geri içeri çektim ve kahkaha attım. Bozulmuş suratıyla bana bakıyordu.

"Aşk olsun Mete'm ya. Ben de hemen inandım."

"Mete'n sana kurban olsun!"

Yine sertçe dudaklarını öptüm. Uzaklaşmadan yumuşak birkaç öpücük daha kondurdum dudaklarına. Gözleri kapalıydı. Yanağını okşadım yavaşça.

"Uykun varsa uyu, dinlendikten sonra devam ederiz yola."

"15 20 dakika uyusam iyi olur. Gece yola çıkacağız diye pek uyuyamadım."

Yanağını öptüm.

"Hadi koltuğu yatır da uyu sen. Bende annemi arayayım."

"Beraber uyusaydık? Hiç kalkma."

"Benim uykum yok. Hiç seni rahatsız etmeyeyim hareket edip. Sen güzelce uyu aşkım."

Yanağımı öptü o da.

"Sen bilirsin yavrum."

Kucağından kalkıp tekrar kendi yerime döndüm. O koltuğu geriye yatırıp gözlerini kapattığında bende Emir uyumadan hemen annemi aradım. Çok sürmeden açtı.

"Efendim oğlum?"

"Annem akşam yemeğe ordayız."

"Oh tamam oğlum. Semra Annenleri de çağıracağım. Onları da görürsünüz."

"Çok iyi olur. Çok fazla zahmet etme tamam mı? Ne pişirirsen yeriz biz."

"Söz veremem. Hadi ben kapatayım. Siz de dikkatlice gelin. Emir oğluma selam söyle. Öptüm."

"Söylerim. Görüşürüz anneciğim, bende öptüm."

Telefonu kapattığımda hemen uykuya dalmış tatlı bebeğime baktım. Aptal aptal gülümseyerek iç çektim. Çok seviyordum.

İnce BelliWhere stories live. Discover now