2- Semra Hanım ve Melisa

30.8K 1.8K 558
                                    

Her şey hazır olduğunda annemle birlikte salona geçip oturduk.

"Oğlum, Semra gençliğinde pek güzeldi. Lisede peşinden koşan çok kişi vardı. Ama o hiçbirine bakmazdı. Onun babası da aynı deden gibiydi. Tutucuydular. Çoğu zaman bizim iyiliğimiz için yapıyorlardı biliyorum ama yine de o zamanlar çok üzülürdük."

"Haklısın anneciğim. Hepsi sizin iyiliğiniz içindir ama zordur öyle yaşamak. Bir yere gidememişsiniz, genç yaşlarınızı hep evde geçirmişsiniz."

Annem Semra Hanım'ı heyecanlı heyecanlı beklerken dediklerime burukça tebessüm etti. Kapı çalmıştı. Koltuktan kalkıp beraber kapıya ilerledik. Açtığımda karşımızda kırk beşli yaşlarda bir kadın ve benim yaşlarımda bir kadın vardı.

"Semraa hoş geldin!"

Annem hemen kadına sarılmıştı.

"Nurten hoş buldum!"

Sıkı sıkıya sarılmışlardı.

"Hoş geldiniz."

"Hoş bulduk."

İçeriye geçip oturdular.

"Nurten oğlun varmış hiç bahsetmedin?"

"Eskilerden konuşurken yenilere fırsat kalmadı. Oğlum Mete."

"Merhaba Mete bende Semra, nasılsın?"

"İyiyim teşekkür ederim, siz nasılsınız?"

Kadın kıkırdadı. Bende gülümsedim.

"Ayy ne kadar da kibar bir beyfendisin sen. Ben de iyiyim canım. Nurten bu da kızım Melisa. Bir de oğlum var. Emir. O işe gideceği için gelemedi. Yoksa seninle tanıştırmayı çok istiyordum."

Onlar konuşmaya devam ederken ben mutfağa geçip yaptıklarımızı tabaklara koydum, çayları doldurdum. Önce tabakları götürdüm. Ardından çay bardaklarının olduğu tepsiyi alıp tek tek herkese çayını uzattım. Semra Hanım alırken göz ucuyla beni bir süzdü. Sonra gülümsedi.

"Nurten oğlun sana hep böyle yardım eder mi yoksa bize mi özel?"

"Mete'min elinden her şey gelir. Her zaman her şeyi yapar, bana yardım eder. Bir kere merdivenle perde asıyordum. Eşim işteydi, Mete okuldaydı. Merdiven kaydı düştüm. Hem kolum hem ayağım kırılmıştı. O zaman evin tüm işini, yemeğini Mete'm yapmıştı. Babası da yardım ediyordu ama işte çok yorulduğundan izin vermiyordu babasının yapmasına."

Annemin konuşması beni biraz utandırmıştı. Çünkü Semra Hanım beğeni dolu bakışlarla bana gülümsüyordu.

"Ne güzel. Aferin çok güzel çocuk yetiştirmişsin."

Ben sessiz sedasız oturup çayımı içerken onlar üçü birlikte sohbet ediyorlardı.

"Benim Emir'in restorantı var. Önce ufak tefek bir yerdi kendi aşçılık okumuştu kendi yemeklerini çıkartıyordu sonra çok tuttu yemekler restorantı büyüttü. Şimdi kendi tariflerini başka aşçılar yapıyor. Kendi patron oldu. İşleri de iyi gidiyor."

"Umarım hep böyle olur. Kendi emeğiyle büyütmüş ne güzel."

"Nurten, eşinden hiç bahsetmedik. Severek mi evlendiniz? Nasıl tanıştınız?"

"Aman Semra sanki bilmiyordun babamı. Görücü usulü evlendik. Ama iyi ki evlenmişim. İyi ki Selim ile evlenmişim."

"Sonradan sevdin herhalde?"

"Evet, bir kere bile beni incitmedi. Bende onu incitmedim. Sen nasıl evlendin?"

"Babalarımızın birbirinden bir farkı mı vardı sanki? Bende görücü usulü evlendim. Öyle birbirimize çok aşık olmasakta bizde seviyoruz birbirimizi. 28 yıl olmuş evleneli. Zamanla alışıyor insan, ne yaparsın?"

Onlar konuşurken bense sadece sessizce çay içerek onları dinliyordum.

İnce BelliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin