2.1

1K 55 10
                                    

"uzun zaman sonra tekrardan cezalandırmak için buraya kapatması çok saçma." dedim mızmızlanarak. Aramızda uzun bir sessizlik olduktan sonra Five konuştu.

"tipin ne?" Five'a baktım.

"ha?" neyden bahsettiğini anlamamıştım.

"Klaus'a Five benim tipim değil demiştin. Tipin ne o zaman?" siktir! bizi duymuştu.

"yanlış anladın." sessiz kaldı.

"onu Klaus'u inandırmak için söylediğimi ikimizde biliyoruz Five. Neden sorguluyorsun?" yanımdan kalkarak daha uzağa oturdu.

"ne yani çocuk gibi trip mi atacaksın?" Bana baktı.

"amacım lanet sesini daha az duymak." bu cidden ağır olmuştu. İkimizde konuşmadan otururken kapı açılmıştı. İkimizde ayaklanarak kapıya doğru ilerledik. İçeri Reginald girdiğinde ikimizde geriledik. Arkasından kapı kapanmıştı. Elinde iki tane iğne, iğnelerin içinde ise yeşil bir sıvı vardı.

"Eight seninle başlayalım." Reginald'ın yüzüne boş bir ifadeyle bakıyordum. Bana yaklaşınca istemsiz gerilmiştim.

"buda ne?" bana yaklaşırken konuştu.

"önemsiz bir şey." Five'a baktığımda Reginald'ın tuttuğu koluma bakıyordu. Başımı iki yana salladım.

"hayır istemiyorum." gözlerim dolmaya başlamıştı. Five gözlerini gözlerime dikti. Kolumu çekiştirmeye çalıştım. Ona karşı gelemezdim, gelemezdik. Bu oda güçlerimizi kullanmamızı engelliyordu ve zayıf düşmemizi sağlıyordu.

"Eight rahat dur." iğneyi koluma soktuğu anda içimde hissettiğim soğuklukla titremiştim. Five'ın bir şey yapmasını beklemiştim ama o öylece durmuş bizi izliyordu. Gözlerimi sımsıkı kapatınca etrafın döndüğünü hissetmiştim. Sırtımı duvara yasladım. Başımın dönmesi artmıştı. Yere çömeldim.

"naptın sen?" başımı tutuyordum. Five'ın mırıldanmalarını duyunca gözlerimi zorla açtım. Five duvara yaslanmış bir şekilde başını tutuyordu.

"cezanız bitti çıkabilirsiniz." odadan çıktığında Five ile tek kalmıştık. Baş dönmem daha da artmışken birden durmuştu. Daha deminki acıdan eser kalmamıştı..





𝑲𝜾𝒚𝒂𝒎𝒆𝒕𝒕𝒆 ◈𝑭𝒊𝒗𝒆 𝑯𝒂𝒓𝒈𝒓𝒆𝒆𝒗𝒆𝒔Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα