0.3

2K 103 8
                                    

"kasıtlı olarak yapıyorsunuz galiba."
Bu Diego'ydu. Bana yetişerek. Benimle birlikte yürümeye başladı.

"bu işin benim için bir önemi yok. Sadece diğerlerinin çenesinden kurtulmaya çalışıyorum." Gözlerimi devirdim.

"kaç kurtar kendini o zaman Diego. Ne diyeyim." adımlarımı hızlandırarak onu arkamda bırakmıştım. Artık gelmiyordu. Derin bir nefes alarak yola devam ettim.

Bara geldiğimde çoktan insanlar dolup taşmıştı. Tezgaha giderek eşyalarımı bir kenara attım ve istenilen içecekleri hazırlamaya başladım.

Gece, müzik büyük bir gürültüyle ilerlerken bar tezgahına doğru gelen birisi çekmişti dikkatimi. Beni gördüğünde gülümseyerek el salladı ve adımlarını hızlandırdı. Bu Klaus'tu. Bende gülümsemiştim. Bar tezgahının arkasından çıkarak ona sarıldığımda oda zaman kaybetmeden kollarını bana dolamıştı.

"özledim seni şapşal." dedim gülerek.

"bende seni şapşal." dedi ve daha sıkı sararak bıraktı. Tekrardan bar tezgahının arkasındaki yerimi aldığımda kollarımı tezgaha dayadım.

"pekala. Neden buradasın?" diye sordum. Çünkü bahse girerim ki Reginald göndermişti onu. Klaus bir süre düşünür gibi oldu. Gülümseyerek konuştu.

"hiiç. Öyle içmeye geldim." başımı yana yatırdım ve gözlerimi kısarak ona baktım.

"siz bu şehirde bile oturmuyorsunuz Klaus. Sırf bir bar için şehir değiştirmezsin." bir şey demeden kalabalığın içine karıştı. Derin bir nefes alarak işime devam ettim.

Mesaim bittiğinde barda kimse kalmamıştı. Hava daha yeni aydınlanıyordu. Gözlerimi ovalayarak bardan çıktım. Eve vardığımda kapıda birinin beni beklediğini gördüm.

"Luther?" dediğimde etrafı incelemeyi bırakıp bana döndü. Bir şey demesine izin vermeden konuştum.

"tanrım! Siz beni nereden buluyorsunuz??" dediğimde duvara yaslandı. Ağzını açıp konuşacağı sırada onu tekrardan engelledim.

"yardım falan etmeyeceğim. Siktiğimin Reginald'ına aynen bunu söyle." kaşlarını çattı ve duruşunu dikleştirdi.

"eve geri gelmeni söyleyecektim. Meğer ne kadar istekliymişsin." diyerek gözden kayboldu. Sinirden yerde duran çöp poşetlerine tekme attığım sırada tüm çöpler etrafa dağılmıştı. İçeri girdiğimde çantamı bir kenara attım. Elimi yüzümü yıkayarak kendimi birkaç saatlik tadını alamayacağım uykuma bıraktım.

𝑲𝜾𝒚𝒂𝒎𝒆𝒕𝒕𝒆 ◈𝑭𝒊𝒗𝒆 𝑯𝒂𝒓𝒈𝒓𝒆𝒆𝒗𝒆𝒔Where stories live. Discover now