5

294 13 7
                                    

Sokak Lambası - Yirmi7

***

Olaylı gecenin ertesi günü uyandığımda saat ona geliyordu. Bugün cumartesi olduğu için erken uyanmamıştım. Bir süre yatağımda kalıp dün geceyi düşündüm.

Aslında korktuğum kadar kötü geçmemişti. Hatta hiçbir şey olmamıştı. Kuzey ilacı aç karnına içmesin diye ona çorba bile yapmıştım. İçtikten sonra da yorgun olduğu için uyumuştu zaten. Ben de odama geçmiştim.

Yataktan kalkıp bir süre içeriden ses geliyor mu diye kontrol ettim. Dışarıdan gelen araba sesleri dışında bir şey duymadığımda uyuduğunu düşündüğüm için yavaşça odamın kapısını açıp salona ilerledim.

Ona verdiğim yastık ve pike katlanmış bir şekilde koltuğun ucunda duruyordu. Dün gece içtiği çorbanın kasesi de masada değildi. Mutfağa geçtim, kase tezgahın üzerinde duruyordu. Gözlerimi oradan ayıramadım. Moralim bozulmuştu.

En azından giderken bana haber verebilirdi veya bir teşekkür edebilirdi. Yüzümde alaycı bir gülümseme oluştu, bahsettiğim kişi Kuzey'di. Bana kötü bir gece yaşatmadığı için bile minnettar  olmalıydım belki ama ben ona evimi açmıştım. Apar topar gitmesi kalbimi kırmıştı, kabul ediyorum. Bu şekilde hissetmemem gerekiyordu, buna da biliyordum.

Bu yüzden tezgaha doğru ilerledim ve dün geceden kurtulmak için kaseyi hızlıca sudan geçirip makineye attım. Pike ve yastığı da kullanmadığım odadaki dolaba tıkıştırdım. Dünden kalan her şeyi gözümün önünden kaldırdığımda rahatlamış hissediyordum.

Telefonum çaldığında cebimden çıkardım. Alp arıyordu.

"Selim nasılsın, Dün gece kötü bir şey olmadı değil mi?" Alp'in telaşlı sesine kıkırdadım. Güldüğümü duyduğunda derin bir soluk verdi.

"İyiyim Alp. Dün de hiçbir şey olmadı. Sen gittikten kısa bir süre sonra uyuduk ikimiz de merak etme."

"Yani hiçbir şey olmadı mı?" Sorgulayan sesiyle kaşlarımı çattım. Ne olmasını bekliyordu, anlayamadım.

"Hayır, gerçekten hiçbir şey olmadı Alp. Ama anlayamıyorum ne olması gerekiyordu ki?" Güldüğünü duydum ama samimi değildi sanki bir şeyleri toparlamak isterken zaman kazanmak istiyor gibiydi.

"Sadece iyi olup olmadığını merak ettiğim için tekrar sordum. Dün kötü bir şey yaşamadığın için sevindim." dedi. Bir süre sessizlik oldu fakat sonra arkadan başka bir erkek sesi duydum.

"Selim ben şimdi kapatıyorum, okulda görüşürüz."

Hızlı bir konuşma olmuştu, daha ben görüşürüz demeden telefon kapandı. Telefonu kulağımdan indirip masaya bıraktım. Tuhaf bir konuşma olmuştu fakat dünkü yaşananları unutmak istediğim için daha fazla kurcalamayacaktım.

*

Öğleye doğru kütüphaneye gitmek için odamda hazırlanıyordum. Aynanın karşısında saçımı düzeltirken yatağımın kenarındaki parıltıyı fark edince oraya döndüm.

Eğildiğimde yerdeki parıltının kolyemden geldiğini fark ettim. Elime alıp kenara koymaya hazırlanırken boştaki elimi boynuma götürdüm. Kolyem zaten takılıydı. Kolyeye dikkatli baktığımda boynumdakiyle neredeyse benzer olan başka bir kolye olduğunu fark ettim. Kolyemle arasındaki fark daha uzun olmasıydı, bir de parıltıları azdı. Boynumdaki kolyeyi 10.sınıfta okul gezimizde almıştım ve neredeyse o günden beri de çıkarmıyordum.

Kolyeyi evimde düşürmüş olabilirlerdi evet ama yatağımın kenarında olmasına anlam veremedim. Dün odama girip girmediklerini düşündüm. Ne Alp'in ne de Kuzey'in odama girdiğini görmemiştim.

Peki kolye Alp'in miydi yoksa Kuzey'in mi?

Kolyenin Alp'ten çok Kuzey'e ait olduğunu düşünüyordum. Eğer Alp'in olsaydı çoktan görürdüm, Kuzey'in olduğuna emindim. Her halukarda kolyeyi Alp'e verecektim, o kardeşine verirdi.

Neden burada düşürdüğünü sorgularsam işin içinden çıkamazdım. Bu yüzden kaybolmaması için dolabımın içine koyup odamdan ve daha sonra da evden çıktım.

***

Geçişş

Ağustos Güzeli / bxbWhere stories live. Discover now