"Kalbimin tam ortasında bir boşluk var ve orayı sadece sen doldurabilirsin."

══════════════════

"Eren?" telefonumdan gelen tanıdık sesiyle gülümsedim. Sesini bile özlemiştim, sanki çok uzun zamandır sesini duymuyormuşum gibiydi. "Olivia buraya gelebilir misin lütfen?" dediğimde Olivia'nın tepkilerini gözümde canlandırmakta zorlanmıyordum bile. "Bu konuyu konuşmuştuk, Eren." demişti Olivia oldukça kararlı çıkan bir ses tonuyla.

Onun bu son söylediği şeye cevap vermemiş, sessiz kalmıştım. Telefondan bir oflama sesi duyuldu ve bu aramızdaki birkaç saniye süren sessizliği Olivia bozmuş oldu. "Oraya geldiğim zaman neler olduğunu ikimiz de çok iyi biliyoruz. Biz bir karar verdik. Bu kararın arkasında duralım lütfen Eren. Ben tekrar aynı şeyleri yaşamak için fazla yorgunum."

Söylediklerinden sonra gözümden akan birkaç damla yaşa engel olamamıştım. Onu kaybetmek istemiyordum, buna hazır değildim. "Son bir kez konuşalım, söz veriyorum bu son olacak." buluştuğumuz zaman tekrar barışabileceğimizi umuyordum, onsuz nefes bile alamayacağımı düşünecek kadar aciz ve muhtaçtım ona. "Eren neden böyle yapıyorsun? Hem beni hem de kendini üzüyorsun. Bak, karşına benden daha iyi insanlar çıkacak. Seni seven başka insanlar olaca-" lafını bitirmesine bile izin vermeden elimdeki bardağı yere doğru fırlattım. Bu hareketim sözünün kesilmesine sebep olmuştu.

"İstemiyorum, hiçbirini istemiyorum!" ses tonumun ne kadar yüksek olduğunu fark ettiğimde daha alçak bir sesle konuştum. "Mükemmel olmadığımızı biliyorum evet ama ben daha önce hiç kimseye karşı böyle hissetmedim Olivia." son cümlelerime doğru sesimin titremeye, boğazımın da düğümlendiğini hissetmeye başlamıştım. Zar zor kelimelerimi toparlayarak konuştum. "Sakinleşemiyorum Olivia ve beni sakinleştirebilecek tek kişi sensin."

Bir süre sessizlik oldu. Olivia'nın konuşmasını bekledim. Ne cevap vereceği konusunda gerilmiş ve gerginlikle tırnaklarımı ısırmaya başlamıştım. Sanki en uzun birkaç saniyeyi yaşadığımı hissetmiştim. "Geliyorum ama dediğim gibi son kez, Eren. Bu sefer gerçekten son." yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım ve "Tamam, bekliyorum." demiştim.

══════════════════

flashback

Kapının art arda çalınmasının ardından Eren oturduğu kanepeden kalkıp kapıyı açmıştı. Karşısında Olivia'yı görünce gülümsemişti ama Olivia pek mutlu gözükmüyordu. Ağladığı için gözlerinin etrafı akan rimelle kaplanmıştı. Bir yandan da titremesine engel olamıyordu. Eren onu böyle görünce telaşlanmış ve "Ne oldu?" diye sormuştu endişeli bir ses tonu ile. Olivia onun bu sorusuna yanıt vermeden direkt salona doğru ilerlemiş ve kanepelerdeki yastıklardan birini alıp yüzünü o yastığa gömmüştü.

Eren kapıyı kapatıp Olivia'nın yanına oturmuştu. "Anlat bana, seni bu kadar üzen şey ne?" demiş ve Olivia'nın kumral saçlarını okşamıştı. Eren onu bu halde gördüğü için gerçekten endişelenmişti. Olivia bu durumdaki gibi üzgün olduğu zamanlarda kendi başına halletmeyi tercih eder, başkasının yardımını istemezdi. Ağlamak ona güçsüzlük gibi geliyordu bu yüzden birinin yanında ağlayarak güçsüzlüğünü ortaya çıkardığını düşünür ve bundan nefret ederdi. Eren de bunu bildiği için durumun çok ciddi bir şey olduğunu düşünmüştü.

Olivia, Eren'in sorusuna cevap vermemişti. Sadece boğuk bir şekilde ağlama sesi duyuluyordu. Eren, Olivia'nın yüzüne doğru gömdüğü yastığı hızlıca çekti ve diğer kanepeye doğru fırlattı. Olivia bu sefer ise yüzünü elleriyle kapatmıştı. Eren bu duruma oflayarak yere doğru indi ve Olivia'nın önüne doğru çökerek yüzünü kapatan ellerine dokundu.

back to black | eren yeager •tamamlandıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz