"Tanrı biliyor ki her ne kadar benim için iyi olmasan da seni sevdim, seninle yaşadığımı hissettim ve seni kaybettiğim gün ölmek için yalvaracak hale geldim."

══════════════════

Penceremden yansıyan güneşin ışınları gözümü alırken daha fazla uyuyamamış, kabuslu uykularımdan uyanmıştım. Uyku sersemliğim ile Olivia'nın gidişini unutmuştum ve yatağımın yanına baktığımda Olivia'yı göremediğim için içimde bir boşluk hissi oluşmuştu.

Her sabah -ne kadar hoşlanmasam da- dişlerimi fırçalamamı bile umursamadan güzel dudaklarıyla benim dudaklarıma küçük bir buse kondurarak uyandırırdı. Bunu yaptığı zaman ona kızardım, şimdi ise onun dudaklarıma kondurduğu bu küçük öpücüğe bile hiç olmadığı kadar özlüyordum. Ne acınasıydı değil mi?

Oturur bir pozisyona geçip kapanmak için yalvaran gözlerimi ovuştururdum ve öylece boş bir duvara bakmaya başladım. Onunla olan kavgalarımız -ciddi kavgalar olsa bile- ayrılık ile sonuçlanmaz, fazla küs kalamazdık ve yine kendimi onun küçük bir dokunuşuna muhtaç bir şekilde bulurdum.

Dağınık yatağımı toplama gereksinimi bile duymadan kalktım ve karnımın guruldama sesi ile merdivenlerden aşağı inerek mutfağa doğru ilerledim. Evin bu kadar sessiz oluşu sanki üstüme kasvetli bir hava gibi çökmüş gibi hissettiriyordu. Herhangi bir duygudan yoksun yüzüm ile buzdolabının kapağını açtım. Buzdolabının içine baktığımda ise bomboştu, yiyeceğim hiçbir şey yoktu.

Bu duruma sesli bir şekilde küfür savurdum ardından masasının üstünde duran sigara paketinden bir dal alıp dudaklarına doğru yerleştirdim. Yerleştirdikten sonra sigara paketinin hemen yanında bulunan çakmağı da alıp sigaramı yaktım.

Sigarayı içime doğru çekerken ciğerlerime dolan tütünle boğazımın yandığını hissettim ama oluşan bu hissi umursamadan sigarayı içime doğru çekmeye devam ettim. Keyif için içmiyordum, bu iğrenç bir tada sahip şeye keyif için katlanamazdım zaten. O an hissettiğim şeyi unutabilmek ve kafamın dağılabilmesi için içiyordum.

Sadece üşengeçliğimden dolayı markete gitmek istemiyordum bu yüzden midemdeki açlık hissini görmezden gelmeye çalıştım ve televizyonun karşısına geçtim. Biraz da olsa kafamı dağıtabilme umuduyla kumandanın düğmesine basmıştım ama sonuç hüsrandı, televizyondaki saçma dizilere sadece birkaç dakika dayanabilmiştim.

Koltuktaki yastıklardan birini alıp yüzümü o yastığa doğru gömmüş ve ağlamaya başlamıştım. Her zaman nefret ettiğim, kurtulmak için oldukça çaba gösterdiğim yalnızlık hissinden asla kurtulamayacağını fark etmiştim. Küçükken de yalnızdım, şimdi de. Hiçbir şey değişmiyordu ve değişmeyecekti.

══════════════════

Flashback

Eren centilmenlik amacıyla Olivia'nın sandalyesini çekip oturmasını bekledi. Olivia üstündeki siyah deri ceketini çıkarıp onun yaptığı bu harekete gülümseyip teşekkür etti ve sandalyeye oturdu. Eren de Olivia sandalyesine oturduktan sonra onun hemen karşısında olan sandalyeye oturmuştu.

Olivia ve Eren masanın üstündeki menüyü alıp incelemeye başlarken ortamda oluşan sessizliği ilk Eren bozmuştu. "Çok aç hissediyorum o yüzden ben bundan yiyeceğim." dedi ve işaret parmağı ile yemek istediği yemeği gösterdi. "Sen de karar verdikten sonra garsonu çağırıp sipariş verelim." dedikten sonra Olivia onun bu söylediklerine onaylar anlamda başını salladı ve elindeki menüye hızlıca bir göz gezdirdi.

back to black | eren yeager •tamamlandıWhere stories live. Discover now