Kimsesiz

283 76 43
                                    

Benimkisi ne umutsuzluk, ne karamsarlık; benimkisi biraz yalnızlık, birazda kimsesizlik.

(2.)

¤¤¤¤

Hayatım boyunca hiç umudum olmadı, zaten hiç umut edecek bir ışıkta olmamıştı. Bazen soruyordum kendime bu hayattan çok mu beklentim olmuştu cevabı ise hep bir zifiri karanlıktı.

Ölüme her yaklaştığımda kalbim sıkışıyordu. Bu son acı dedikçe hayat acımdan yüreğime bir bıçak darbesi daha atarak süründürüyordu.

Göz kapaklarım birbirine yapışmış bedenimin her bir zerresi sancıyordu. Başımda ki dinmek bilmeyen ağrıysa tuzu ve biberi olmuştu.

İyot kokusunu ciğerlerime çekmek için derin nefesler almaya başladım.

Neresiydi burası, kalbimin göğüs kafesimi hızlı hızlı dövmesiyle derin nefesler almaya başladım.

Burası hastane olmayacak kadar güzel hatta çok güzel kokuyordu.

Birbirine yapışmış olan kirpiklerimi ayırmaya çalıştım.

Güneş ışınlarının gözleri mi delip geçmesiyle gözlerimi kırpıştırdım. Yataktan destek almak için elimin ayasını yumuşak yatağın üzerine koydum.

Neredeydim kimin eviydi burası yattığım odayı ürkek gözlerle incelemeye başladım.

Büyük bir odaydı, duvarları süsleyen krem rengi; siyah komodin ve yerdeki halıyla fazlasıyla uyumluydu.

Bacaklarımın uyuşmasını önemsemeden çıplak ayaklarımı soğuk zeminle buluşturdum.
Üzerimde ki sarı pijamaların bana ait olmadığını fark edince korkum dahada artmıştı. Kim giydirmişti bu pijamaları bana. Neden hiç bir şey hatırlamıyordum beynimdeki geçmek bilmeyen boşluk hissi de neyin nesiydi.

Ürkek adımlarla odadan çıktım. Çıktığım odanın karşısında bir yanındaysa iki oda bulunuyordu. Sol tarafta aşağıya doğru inen merdivenleri görünce ses çıkarmamaya özen göstererek merdivenleri tek tek inmeye başladım. Her halinden lüks bir ev olduğu belliydi peki bu lüks evde benim ne işim vardı.

Oturma odası olduğunu düşündüğüm odadan erkek sesleri duyunca inmekte olduğum merdivende kala kaldım.

" Kız uyandığı zaman ona ne söylemeyi düşünüyorsun? Ne yapacaksın?" Kimden bahsediyorlardı kız dedikleri ben olamazdım değil mi?

" Sen karışmayacaksın! bu işten uzak dur Efe "

" Ne halin varsa gör hiç bir şeye karışmıyorum." Buraya doğru gelen adım sesleri duyunca son iki merdiveni de hızlıca indim. Seslerin geldiği odaya girmek için iki adım attığımda aniden önüme başka bir beden çıkmıştı.

Bir adım geriye giderek gözlerimi çok kısa bir an kahverengi harelerle buluşturdum. Göz teması kurmayı sevmezdim mecbur kalmadıkça da kimseyle kurmazdım.

Ne kadar da uzun boyluydu böyle yanında ufacık kalmıştım. İçeriden gelen orta kalınlıkta ki sesle daha da çok gerilemiştim hemen gitmeliydim buradan. " Uyanmışsın, içeriye gel. " kaşlarımı kaldırarak önümde ki uzun boylu adama baktım.

Neden önümden çekilmiyordu. Sağ kemikli elini uzatarak " Efe Uluöz " her ne kadar kurumuş olan dudaklarımı yalamak istesem de yapmadım.

Sağ elimi uzattım " Liya Atay " parmaklarımı hafif sıkarak " tanıştığıma memnun oldum şimdi gitmem gerekiyor daha sonra görüşürüz kendine iyi bak" daha sonra görüşür müyüz ne demekti bu en kısa zamanda buradan gitmeliydim içimde geçmek bilmeyen kötü bir his vardı.

Meyus Where stories live. Discover now