19.BÖLÜ

31 3 2
                                    

Dilruba sabah uykusundan çığlıklarla uyandı Ömer Faruk korkuyla yatakta doğrulup dilrubaya baktı"ne oldu Dilrubam iyimisin"dedi ve komidinin üzerinde duran sürahiden bir bardak su doldurup dilrubaya uzattı,

Dilruba suyu kana kana içti alnında ter damlacıkları birikmişti Ömer Faruk sakin durmaya çalışarak karısının ona rüyasında ne gördüğü anlatmasını bekledi ve nihayet Dilruba'nın nefes alış verişi düzene girince bu seferde ağlamaya başladı ve"hayır yavrum ben seni korumak istedim ama beceremedim ne olur beni affet ben sana iyi bir anne olamadım kardeşlerine de iyi bir anne olamayacağım sen haklısın özür dilerim özür dilerim özür dilerim"diye sayılıklıyordu Ömer Faruk az çok Dilruba'nın rüyasında ne gördüğünü tahmin ediyordu oysa karısı tedavi olmuştu uzun zamandır kabus görmüyordu anlaşılan bunda hamile olması büyük etken sağlamıştı
Ömer Faruk artık dayanamayıp "dilrubam gözümün nuru ne oldu rüyanda ne gördün anlat yapma böyle ne olur kendini bu kadar perişan etme"dedi,

Dilruba biraz sakinleştiğinde konuşmaya başladı,

"Ben harabe olmuş binaların yanındaydım ve yürüyordum nereye gittiğimi bilmiyordum sana seslendim ama sen yoktun bir anda yıkık olan bir evden çocuk sesi duydum ağlıyordu hemde hıçkıra hıçkıra anne beni bırakma diyordu bir kız çocuğu daha küçücük iki yada üç yaşlarında vardı ama beni görünce bir anda ayağa kalktı ve sen beni korumadın ben senin yüzünden öldüm sen bana sahip çıkmadın ben öldüm öldüm anne öldüm, dedi ağladım Özgür dilerim diye ona yalvardım o benim kızımdı bizim kızımızdı o benim kavuşamadığım yavrumdu kokusunu alamadığım meleğimdi biliyormusun bana öfkeyle baktı ve senin yüzünden diye bağırdı o küçücük bedeni bana hesap soruyordu üstü başı kan ve çamurla kaplıydı benim yavrum perişan bir haldeydi bana ne dedi biliyormusun Ömer sen bana sahip çıkamadın kardeşlerime de sahip çıkamayacaksın onlarıda tıpkı beni koruyamadığın gibi koruyamayacaksın sen sorumsuz bir annesin dedi ve benden uzaklaşarak koşmaya başladı ona yetişemedim kendimi ona anlatmak istedim ama o gitti bir anda ortada kayboldu.

Ömer Faruk karısının bu haline dayanamıyor du aslında oda suçluyu bunu biliyordu karısını öldü sanıp onun peşine düşmedi tek derdi o emre itini bitirmekti karısını kurtarabilseydi belki şuanda çocuğu da yaşıyor olabilirdi karısı ona hiç hesap sormamıştı neden bize bu kadar geciktin dememişti onu suçlamamıştı senin yüzünden dememişti sadece kendisini suçlamıştı oysa Ömer Faruk suçluydu karısını tek başına bırakmamalıydı,

Karı koca zorda olsa bu konuyu susarak unutmaya karar vermişlerdi birbirlerinden habersiz ve güne kahvaltı yaparak başladılar günler böyle geçiyordu Dilruba hamileliğini zor geçiriyordu hem kontroller hem düzenli beslenme yürüyüş falan derken çok yoruluyordu ayrıca göbeği normale göre daha büyük ve belirgindi buna ikiz bebeklere hamile olması büyük rol oynuyordu,

Dilruba şuan tam olarak 4 ayına girmişti fakat şöyle bir sıkıntı vardı ki dilruba sürekli acıkıyordu mira diye konuşmaya başladı" şey çantanda yiyecek bir şey varmı benim çantamdakiler bitti de"bunu söylerken öyle masum duruyordu ki iki arkadaş camiye gidip namazını kılmak istedikleri için evden çıkmıştı tabi gidiş yolunda Dilruba herzaman yaptığı gibi çantasını yiyecekler doldurmuştu çünkü habire yiyordu malesef çantanın dibini görünce eve dönene kadar dayanamayacağını bildiği için mira'dan medet ummuştu
Yürüyüş yapmak istediği için Dilruba en uzak caamiye gitmek için ısrar etmişti birde kedi gözü bakışı attı mira'sı ona dayanamazdı ah canı dostu çok iyi kalpliydi hem evlilik ona çok güzel yakışmıştı.

"Dilruba canım lütfen şöyle bakmayı bırak tamam ben seni bildiğim için aldım yanıma bir şeyler yalnız bunlar sağlıklı şeyler değil malesef çantama elimden geldiğince sağlıklı şeyler koymaya çalıştım ama birde baktım sadece kendi sevdiğim şeylerden koymuşum bunları sana bir şartla veririm Ömer Faruk enişteme söylemek yok ve sakın çaktırma o bu sefer'de bana kızar bu günlük yeme tarzını biraz bozucaz artık"dedi ah Dilruba'nın canına minnet o gıcık kocası başında nöbet tutuyordu resmen " onu yeme Dilruba o hiç sağlıklı değil dilruba bunu doktor doğru bulmadığı söyledi "ay resmen Dilruba'nın lokmalarını çok yememesi için sayıyordu artı birde kendi istediği yemekleri yediriyordu dilruba doğumdan sonra uzun hatta belkide yıllarca yeşillik görmek istemiyordu kocası onu besili inek gibi besliyordu,

Dilruba bunu düşünürken mira çoktan çantasından bir çikolata çıkarıp ona uzatmıştı bile Dilruba çölde su bulmuş gibi sevinçle çikolatasını alıp yavaş yavaş tadına vara vara yiyordu eve yakın mira'dan bir çikolata daha istedi"yeter Dilruba iki tane yedin zaten bu kadar yeter eniştem öğrenirse beni boğar eh senin yüzünden yiğidim dul kalır ben bunu ona yapamam Uzak dur zaten eve geldik"dedi Dilruba hüzünlü bir şekilde konuştu "ama mira ben üç canlıyım iki tane yedim bir hakkım daha olması gerekmiyor mu"diye sordu utanmasa ağlayacaktı bu hormonlar onu iyice sulu göz birine çevirmişti geçen de ağaçtan bir erik düşmüştü Dilruba oturup ağlamaya başladı Ömer Faruk sebebini sorunca da beyin yakan cevabını verdi"Ömer biliyormusun şu ağaçtan bir erik düştü ya o artık geri ağaca dönemicek onu küçük kurtçuklar yiyecek yazık sert düştü birde kim bilir canı nasıl da yanmıştır hem ağaçtan ayrıldı bu çok üzücü öyle değilmi"

Ömer Faruk utanmasa oha diyebilirdi ama kendini son anda tuttu resmen karısı şu dört ayda sanki ağlamak için yer arıyor du hormonlar diyordu ve karısını sakinleştirmeye çalışıyordu hani aklına gelmiyor değildi kadınlar yerine erkekler hamile kalsaydı neler olurdu düşünmek bile istemiyordu.

Mira dilrubayı eve bırakıp gitmişti yiğit işten gelmeden yemek yapmalıydı,

Dilruba eve girdiği anda kocasının ayakkabısını görünce erken geldiğini anladı üstünü çıkardı ve içeri girdi kocası oturmuş televizyon izliyordu onu görür görmez yanına gelip "neredeydin hayatım bende birazdan seni arayacaktım mira yanındaydı değilmi"dilruba evet dercesine başını salladı ve konuşmaya başladı"caamiye gittik beraber sen niye erken geldin"diye sordu Ömer Faruk cevap vermekte gecikmedi fark etmişti küçük karısı ondan gizli bir şeyler karıştırmıştı"yaa demek sadece caamiye gittiniz eh peki madem ben yemek hazırlamıştım sen acıkmış olmalısın"dedi ve Dilruba'nın elinden tuttuğu gibi mutfağa götürdü işini iyi biliyordu vesselam karısı ona herşeyi kendi itiraf edecekti bunu çok iyi biliyordu,

Dilruba ilk defa kendisini çok tok hissediyordu ama şimdi Ömer Faruk'a aç değilim dese birşeyler yediğini anlardı ve sorardı Dilruba yalan söylese yüksek mertebede olan beceriksizliği yüzünden herşeyi eline yüzüne bulaştırır dı el mecbur masaya oturup yemek yemeye çalıştı ama bu isteksizliğini kocası hemen fark etti şaşırdık mı hayır.

"Dilruba neden bir şey yemiyorsun yoksa aç değilmisin "diye sordu bence bu adam mesleğini bırakıp dedektif olmalı kesinlikle"ha-hayır ben birşey yemedim hem sen yasaklandın ya ben asla yani mira verdi ama ben yemedin hem niye yiyeyim ki dimi ama" Ömer Faruk gülerek karısının dudağında kalan çikolata lekesini peçeteyle sildi ve konuştu"ah karıcığım yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun eline yüzüne bulaştırıyorsun ama bu seferlik bunu bir öpücük karşılığında unuturum yalnız birdaha doktorun yasakladığı hiç bir şeyi yemek yok tamam mı deyip karısını öptü.

BÖLÜM SONU
***********************************



İNADINI SEVDİĞİM (TAMAMLANDI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora