17.BÖLÜM

26 3 2
                                    


DÜĞÜN GÜNÜ.

Herkes heyecanlı bir şekilde koşuşturuyordu mira kuaförü eve getirmişti o hazırlanırken Dilruba mutfakla ilgileniyordu çay bardakları hazırlarken bir anda başı dönmeye başlayınca elindeki bardak sert bir şekilde yere düştü, Dilruba tam düşecekkler mutfakta bulunan kızlardan biri çığlık atarak onu son anda tutmayı başarmıştı,

Herkes bir anda mutfağa toplanmıştı korkuyla Dilruba ya bakıyorlardı genç kadın bu özel günde kimseyi rahatsız etmek  istemiyordu sabah uyandığından beri hiç bir şey yemediği için böyle olmuştu kesin "ah aptal kafam diye geçirdi içinden"tabi yanında bu kadar insan olmasaydı başına bir tane geçirirdi o ayrı mesele.

Mira gelinliği ile panikle mutfaktan içeri girdiğinde Dilruba artık kaybolan sesini bulup insanlara iyi olduğunu geç de olsa söylemeyi Akın etmişti"ben iyiyim lütfen korkmayın sadece sabah kalktığımda kahvaltı yapmadım o yüzden başım döndü kusura bakmayın lütfen bu özel günü böyle mahvetmek istemiyorum"Dilruba böyle konuşunca Mira korkuyla"sen ne saçmalıyorsun Dilruba senden önemli mi niye bir şey yemedin ya sana bir şey olsaydı ya düşüp kafanı bir yerlere vursaydın"ah bu kız hep böyle panikçiydi,

Dilruba ayağa kalkıp endişeli gelin dahil herkesi mutfaktan göndermişti biraz bir şeyler atıştırdıktan sonra Mira'nın yanına gitti zaten kısa bir süre sonra damat tarafı geldi ama dilruba'dan kız almak o kadar kolay değildi,
Kapıya gelen yiğit ve Ömer Faruk içeri girmek istediler ama dilruba kapıyı açmadı onda o göz varmıydı hem nişanı o yokken yapmışlardı bir nevi bunun cezası olarak kök söktürecekti
dilruba kötü kötü sırıtıp heyecandan ölmek olan mira'ya göz kırptı ve kapının arkasında heyecandan yerinde duramayan Yiğit abeyine konuşmaya başladı"ah yiğit abi nasıl desem bilmemki aslında bende anlamadım bu kapı az önce açılıyordu şimdi ise herşeyi yapmama rağmen açılmıyor ne yapsak ki "deyip kıkırdadı olayı anlamayan şaşkın damat ise"şansıma tüküreyim dilruba yenge sen kapının arkasından çık ben kapıyı kıracağım" dedi ve kapıyı kırmak için hazırlandı,

Dilruba alnına vurup miraya  doğru döndü"hayır canım arkadaşım bula bula bu şaşkın ördeği mi buldun bunun dünyadan haberi yok" deyip kapıyı kırmaya hazırlanan Yiğite döndü arkasında mırıldanan mira'yı duymamazlıktan geldi ve olaya müdahale etti " yiğit abi bu kapı başka türlü açılan bir kapı başıma iş açma "dedi Yiğit Ömer Faruk'a dönüp "ne diyor senin karın ben hiçbir şey anlamadım" Ömer Faruk gülerek"anlasana lan para istiyor adetleri de mi bilmiyorsun
dağ  öküzü"dedi ve yiğitte jeton yeni düşmüştü ve Ömer Faruk'un omzuna bir tane geçirdi ve "lan arangutan suratlı şempaze niye demiyon sabahtan beri burda soğuk terler döküyorum" dedi ve cebinden üçyüz TL çıkarıp "al yenge dedi"Dilruba kapıyı aralayarak uzatılan parayı aldı ve saydı o sırada yiğit"hadi yenge aç artık şu kapıyı
Burnumdan getirdin ama"dedi sonuçta kendini acındırmanın bir zararı olmazdı değilmi yani,

Garibim bilmiyordu ki şuan Dilruba'nın kafasında ki tilkiler elele durmuş halay çekiyordu ve yorulmak onlara göre birşey değildi bunu yiğit ağabeyi de anlayacaktı, dilruba sesini biraz kızgın çıkarmaya çalışıp"sen ne diyorsun yiğit abi bunu senden beklemezdim ben gidip dilensem daha çok para kazanırdım bu ne çocuğa harçlık mı veriyorsun sen ayıp ayıp hiç yakıştıramadım sana"deyip cık cıkladı ve arkasında dilrubaya yalvarıp yeter diyen miraya bakıp"gör gör pinti kocanı sana biçtiği değer bu mu? Ah bu kız arkadaşını nasıl gaza getireceğini çok iyi biliyordu,
Sözü mira aldı ve "sana inanamıyorum yiğit düğün günümde yaşadığım şeylere bak" dedi sesi ağlamaklı çıkmıştı,

Yiğit Ömer Faruk'a dönüp "lan senin karının içinden ne çıktı böyle iki dakikada mirayı bana karşı kışkırttı gerçi bu sana müstehak ee ne demişler körle yatan şaşı kalkar kızıda kendine benzetmişsin "dedi ve ona pişmiş kelle gibi bakıp sırıtan Ömer Faruk'tan gözlerini çekip dilrubaya döndü"gözün doysun hem o kadar para dilenerek kazanılabiliniyorsa ben mesleğimi bırakıp dilenmeye başlayacağım kaç para istiyorsun söyle"Dilruba'nın bekledigi soru nihayet gelmişti yiğit Dilruba'nın gözünde dolar  işareti gördüğüne yemin edebilirdi ama kanıtlayamazdı korkuyla yutkundu bu kadın ona kök söktürürdü bir an önce mira'yı alıp burdan gitmeliydi,

Dilruba konuşmaya başladı"dolarlar konuşur enişte malum enflasyon rakamları belli geçinmek zor eh sende pamuk elini cebine atta millet damat görsün"dedi ve"dilruba vurdu gol oldu" diyen Ömer Faruk'a dönüp al birini vur ötekine dedi cebinde ne var ne yok hepsini çıkarıp dilrubaya verdi tabi sözünü esirgemedi"al gözün doysun şimdi çık kapının önünden karımı görmek istiyorum ha birde bana bir bardak soğuk su getirin lütfen bu kadar şeyin üstüne iyi gider" dedi ve herkesi odadan çıkarıp "senin için nelere katlanıyorum miram bak gör ha birde sana Bir tavsiyem var bence dilrubayla olan arkadaşlık ilişkini bir gözden geçir derim"dedi ve mira "saçmalama yiğit o benim can dostum bu kadar cimri olma "dedi ve yiğitle birlikte odadan çıktılar alkışlar eşliğinde mira doğup büyüdüğü evi bırakıp yeni hayatına doğru yola çıktı.

Düğün başlamıştı çok güzel ilerliyordu fakat sonlara doğru dilruba rahatsızlandı ve mira'dan özür dileyip Ömer farukla hastaneye gittiler Ömer Faruk dilrubaya belli etmemeye çalışsada çok korkuyordu kötü günleri geride bıraktık derken dilruba'ya bir şey olma korkusu bütün bedenini sardı hastaneye gittiklerinde dilruba kan vermişti  sonuçları bekliyordu akıllarından bir çok korku senaryoları geçmişti doktor onları odasına davet edene kadar bekleme salonunu turluyordu Ömer Faruk.

                  
                    BÖLÜM SONU
***★******★******★*******★*****★





İNADINI SEVDİĞİM (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now