Bölüm 28

80 16 6
                                    

Odama girdiğim anda üzerime atlayan Gilyo ile gülümsememi engelleyemedim, bugün çekirgelerden yüzlercesini kaybetmiştim ama elçim hala yanımdaydı. Onun başını okşarken boyut çantamdan onun için olan pizzayı çıkararak ''Afiyet olsun.'' dediğimde neşeli bir biçimde pizzayı yemeye başladı.

Ben bilgisayarımın başına geçerken Gilyo ''Ormandakilerin sayıları... azaldı.'' dediğinde iç çektim ve başımla onayladım.

[Yetenek Tercüman aktive oldu.]

''Üzgünüm Gilyo. Beni korumak için yaptılar.'' dedim çaresizce titreyen bir sesle.

Sonrasında odada tamamen bir sessizlik oluşurken ''Kral için ölmek... onurdur.'' dedi, galiba bunu beni teselli etmek için diyordu ama asıl teselli etmem gereken kişi oydu. Çevresindeki tanıdığı hemen herkesi benim yüzümden kaybetmişti, cidden bir pisliktim. Bunu çok umursamayacağımı sanmıştım ama Gilyo'nun varlığı buna engeldi. İkimizde üzüntüyle önümüzdeki şeylere odaklanırken yarım saatin ardından sonunda All Might odama gelmişti.

Gilyo onu umursamadan uyurken All Might en sevdiğim şekilde direkt ana konuya girdi ''Canavarlar hakkında ne söylemek istiyorsun?'' diye sordu.

''Aslında bazı şeyleri sormak istiyordum.''

''Dinliyorum, bu konu oldukça önemli sonuçta.'' dediğinde aramızda benim koruduğum mesafeyi onunda koruduğunu görebiliyordum, bu biraz rahatlatıcıydı.

''Daha ne kadar halktan saklayacaksınız?'' diye sordum sert bir üslupla.

All Might ''Ses tonuna dikkat et evlat ve onların kaynaklarını öğrenene kadar açıklamayı planlamıyoruz.'' dediğinde sinrim bozulmuştu.

Yumruğumu sıkarken ''Bugün Dagobah sahilinde iki tane öldürdüm. Orada ben değil de başkası olsa muhtemelen ölürdü.'' dediğim anda yüzünde bir korku ifadesi görebilmiştim.

Bir anda ayağa kalkarak ''Sen iyi misin? Bir yaran falan var mı?'' diye sordu.

''Ufak bir iki sıyrık, önemli bir şey değil ama asıl önemli noktayı kaçırıyorsun ne zaman saldıracaklarını bilemeyiz.'' dediğime yüzünde bir ikilem görebiliyordum.

Başımı okşamaya kalkışırken -sadece kalkıştı çünkü anında ondan kaçındım- ''Bunu yarın yetkililerle konuşacağım.'' dediğinde başımla onayladım. Odadan ayrılırken ''İyi geceler Izuku, galiba senin gibi mesafeli davranamayacağım.'' diyerek odadan çıktı.

Derin bir nefes verirken ''Gilyo orada uyuyor numarası yapmasan daha mutlu olabilirim.'' dedim.

''Ben sevmemek onu.'' dediğinde hafifçe gülümsedim, bir ortak noktamız daha vardı.

Pijamalarımı giyip yatağa girerken Gilyo'da benim üzerime yattı, bu şekilde uykuya daldık. Rüyasız derin bir uyku çekerken sabah Gilyo'nun kulağımı ısırmasıyla uyandım.

Ona ne olacağını soracakken ''Okula gecikeceksin.'' dediği anda ayağa fırladım ve saate baktım. Gerçekten hazırlanmak için saniyelerle yarışacağımı söylemek zor değildi.

Hızlı bir duş aldıktan sonra hemen üstümü değiştirdim ve Gilyo'yu çantama yerleştirdikten sonra koşarak evden çıktım.

Son saniyesinde metroya atlarken ''İşte bu!'' diye bağırdığımda erken inip inmemek arasında ikilemde kalmıştım. Kalabalık bir ortamda bu şekilde bağırmak cidden utanç vericiydi.

Yolun tamamında sessizce bir kenara sinmiştim ve okula vardığımda derse tam vaktinde girmiştim. Rahatlamış bir şekilde kendimi sırama bırakırken sınıftakilerin bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

Takımyıldızlarının Desteklediği: IzukuWhere stories live. Discover now