Bu hikaye Omniscient Reader Viewpoint'teki sistemin sadece Izuku'ya verilmesini ve bu güçle nasıl geliştiğini anlatıyor. ORV'yi bilmesenizde okumanızda çok sorun yok bence çünkü bu güç daha çok oyun sistemlerini andırıyor. Şimdi hikaye için bir önsö...
Turnuvadan sonra dinlenmemiz amacıyla okul iki günlüğüne tatil ilan edilmişti. Bu sürede yapabileceğim şeyleri düşünüyordum ama nedense şuan bir aile restontında Bakugou ailesi ve biz Midoriya ailesi birlikte yemek yiyorduk.
Mitsuki ''Siz çocuklar hepiniz harika iş çıkardınız. Bu yüzden bir kutlamayı hak ettiniz!'' diye bağırırken bizim içmemize izin vermedikleri sakesini havaya kaldırdı. Yetişkinler bardaklarını tokuşturduktan sonra Mitsuki ''Hey Izuku o kanatlar hala sende mi?'' diye sordu.
''Keşke olsalardı, o uçuş hissini bizzat tatmak isterdim.'' dediğimde kahkaha attı, fazla hızlı sarhoş olmuştu. Bunun gibi birbirimize sorular sorduğumuz saçma diyaloglarla sohbete devam ettik. Zaman ise her zamankinden daha hızlı ilerledi, bu sohbette ufaktan da olsa eğlenmeyi başarmıştım.
Sonunda evlerimize doğru dönmeye karar verdiğimizde sıska formundaki All Might'a ''Hey, siz bensiz gitseniz. Önemli bir şey yapmam gerek bu gece.'' dediğimde anlamamış gözüküyordu ama yine de kabul etti. Galiba ilk defa ondan bir şey istiyorum diye yapmıştı bunu.
Herkes uzaklaştığında boş bir ara sokağa girip ''Yıldırım Kırlangıcı Kanatları.'' diye mırıldandığım anda geceyi aydınlatan mor bir şimşekle kanatlar sırtımda belirdi. Kimliğimi çok belli etmemek amacıyla siyah renkli bir cüppeyi üzerime giyerken, yüzüme de bir maske taktım.
[Yetenek Yıldırım Kırlangıcı Kanatları aktive oldu.]
Adını bilmediğim bir kahraman ''Burada neler olduğu-'' daha cümlesini bitiremeden çoktan havalanmıştım bile hızla Dagobah sahiline ilerlerken özellikle zikzaklı bir yol kullanıyordum çünkü kanatlardaki yıldırım arkları azda olsa yerimi belli edebiliyorlardı. Asıl hedefime yakın bir yerde indikten sonra üstümü değiştirerek hızla kumsala girdim.
Bihyung'a dönerken ''Artık senaryo ödülümü alabilir miyim?'' diye sordum.
Bana yanmış bir kaç tüyünü gösterirken ''Jetonları tazminat niyetine almam gerekmez mi?'' diye sordu.
Gülümseyerek ''Saldırımın yolunda olmak senin suçundu.'' dediğimde oldukça homurdandı.
''Bir dokkaebiye saldırmak sence mantıklı mı lan, ya bana bir şey olsaydı, ölebilirdim!'' diye bağırdı.
[Takımyıldızı Altın Başlığın Esiri ölseydi değerinin bu kadar olduğunu söylüyor.]
[Takımyıldızı Gizemli Entrikacı, esire hak verdiğini belirtiyor.]
Onun kafasına bir tane vururken ''Bir dokkaebinin öyle bir saldırıyla ölmeyeceğine eminim. Neyse şimdi ödülü ver ve bahsettiğin şeyi göster.'' dediğimde çaresizce elini salladı.
[10.000 jeton hibe edildi.]
Bihyung denizi işaret ederken ''İhtiyazorların varlığını hissedebiliyorum. Buraya yakın iki tane var. Normal olanlardan küçük olsalarda güçleri aynı gibi duruyor.'' diye açıkladı. Sakin görünen sahile bakarken o tip iki canavarın buralarda bulunmasını istemsizce korkutucu bulmuştum çünkü eğer gündüz vakti ortaya çıkıp insanlara saldırsalardı kesinlikle onlarca kişi ölür ve yüzlercesi de yaralanırdı.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
