V. Bölüm

36 5 4
                                    

O genci evde görmemle içime bir umut doğmuştu. Asılan yüzüm renklenmişti birden. Aa evet karıma bakmayı unuttum. Özledim onu. Görmek istiyorum. Sessiz adımlarla inmiştim basamakları. Salonun ortasına kadar ilerledim. Ama bir şey yoktu. Tuhaf hiçbir şey. Ooo ne saçmalıyorum. Demek istediğim Kamelya'm yokk. Acaba oğlum mu götürdü, ya da o genç götürmüş olabilir mi? Yeni bir soru işaretiyle karşı karşıyayım. Hemen telefona yönelmiştim ki açılan kapının sesiyle irkildim. Gelen Aras'tı. Daha bir şey demeye kalmadan bana neden gitmediğimi sordu. Ben de onun sorusuna cevap vermeden annen yok deyiverdim. "Nasıl yok? Ne dediğinin farkında mısın? Ne demek yok?" Eve girdiğimde olan her şeyi anlatıverdim ona. Ne diyeceğini bilemedi. Sustu uzunca bir süre. "Madem ceset yok evi temizleyip bir süre araştıralım ve hiç kimseye annemin öldüğünü de olanları da demeyelim. Ama her şey için çok dikkatli olmalıyız." cümleleri döküldü dilinden. "Tamam oğlum. Ama sen benim yapmadığıma inanıyorsun değil mi? Şuan sadece ihtiyacım olan bu sorunun cevabı." Başını salladı sadece. Bu bile beni bi'nebze sevindirmeye yetti. Sonuçta karımdan baba kalan tek emanet oğlumdu. Önce evdeki kanları temizlemeye başladık. Sonra dağılan tüm eşyaları, sonra atılması gerekenleri... Her şeyi yeniden dizilmişti sanki. Bir şeyler düzene girince kafamı toparlayabilmiştim. O gece olan şeyleri az çok hatırlamaya başladım. O gece Kamelya'yla tartıştıktan sonra ben dışarı çıkmıştım Poyraz'la birlikte. Poyraz benim çocukluk arkadaşım. Her şeyimi en iyi o bilir. Biraz dertleşip yürüdükten sonra bana bizde kal istersen demişti sonrasını hatırlamıyorum. Eğer o gece onun evinde kaldıysam nasıl oldu da sabahında kanlı kıyafetlerle kendi evimdeydim. Bu soruların cevabı sanırım Poyraz'daydı.

Bir Şizofrenin HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin