IV. Bölüm

50 5 4
                                    

Oradan iyice uzaklaşmıştım. Olduğum yere oturup çocuk gibi ağlamaya başladım. Nereye gidilir ki sensiz? Nasıl su içilir, nasıl yemek yenir, nasıl gezilir, nasıl yürünür, nasıl yaşanır, nasıl sevilir, nasıl nefes alınır?... Şuan ne yapmam gerektiğini bile sen olmadığın için bilmiyorum. Ne yapmalıyım Kamelya'm? Kime gitmeli nasıl çözmeliydim bu olayı? Ağlamak sadece çocukların yaptığı bir eylem miydi? Diğer insanlar ağlayamaz mıydı? Tabi ki hayır!! Her insan ağlayabilir. Bu bazen bir acizlik, bazen bir çaresizlik, bazen bir yorgunluk bazen de de bir çıkmaz sokak içindir. Benimki hangisi peki?.
Eve varmak üzereydim artık. Neler oluyordu acaba evde? Nihayet vardım ve ölüm sessizliği vardı evde. Sanırım kimse gelmemiş henüz. Kapıyı yavaşça açıp gizlice girdim içeri. Şaka gibi her şey. Resmen kendi evime gizlice giriyordum. Üst kattan gelen bir sesle aniden oraya dönmüştü yüzüm. Tıpkı o günkü gibi bir gürültü. Kim vardı evde? Belki de cinayeti işleyen oydu. "Dur, dur, dur.. Kimsin sen? Sakın gitm.." Genç giyimli biri gibi duruyordu. Yüzünü göremedim. Konuşmamı dinlemeden kaçıp girmişti bile. O mu öldürmüştü karımı? Beni buraya getiren bir şey var. Biliyorum karım beni buraya getiriyor. Çünkü o da biliyor. Onu öldüren kişi ben değilim...

Bir Şizofrenin HayatıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora