.21.

509 35 2
                                    


"Sen kimsin?"

Sedyesinde oturur şekilde etrafını incelerken sormuştu bunu. Ben de arkamı dönüp cevapladım.

"Adım Lizbeth Diana Stark. Tanıştığımıza memnun oldum."

Gülümseyerek söylediğim sözlerle kafasını bana çevirdi. Gözleri kısık şekilde beni inceliyordu.

"Stark'ın bir kızı olduğunu bilmiyordum?"

Sorarcasına konuşmasıyla omuz silktim.

" Sekiz ay kadar önce ben de bilmiyordum."

Şaşkın gözlerle bana baktığında kıkırdamama engel olamadım. Kafamı iki yana sallarken hala beni izliyordu.

"Şöyleki ben - oldukça zeki bir kız olan -  kendimi Silver soy adıyla tanırken ölen annemin bana önceden yazdığı ve elime bir yıl sonra ulaşan mektupla olmayan babamın Tony Stark olduğunu öğrendim. Ben de okulu bitirir bitirmez Shield'e girdim ve üç ay önce de bir Yenilmez oluverdim. Sonra kaçırılmalar falan filan işte. Bir Hydra üssü patlatmış olabilirim bu sırada ve az önce bir tane daha. Neyse sen de yaklaşık bir buçuk yıldır ölü olarak biliniyorsun. "

Ağzı açık şekilde beni dinliyordu son kısma kadar. Söylediklerimi idrak ettiği anda yerinden fırladı.

"Ne? Ne demek ölü olarak biliniyorsun?!"

Omuz silktim tekrar. Ona Ultron savaşı ve sonrasındakileri anlattım. Ben anlattıkça şaşırdı, gözleri doldu ama ağlamadı. Emin olamasam da Wanda'nın yanında kendinde ağlama hakkını görmemiş olabilirdi.

Birkaç saatlik uçuşun ardından kuleye gelmiştik. Elbette Kyle babamlara haber verdiği için herkes terastaydı. Onların arkasında da  Kyle'den çağırmasını istediğim doktorlar vardı. Jeti terasa indirdiğimde yerimden kalktım. Pietro oldukça gergin duruyordu. Olanları anlamlandırma işini bitirip bitirmediginden emin olmasam da şu an Wanda'yla yüzleşmenin onun için daha zor olduğunu düşündüm. Yanından geçerken elimi omzuna koydum.

"Merak etme eminim seni gördüğünde önceki her şeyi unutacaktır."

Kafasını kaldırdı ve 'gerçekten mi' der gibi baktı. Üzgün bir köpek yavrusuna benziyordu. Gülümsedim ve kafamı sallayarak arka taraftaki diğer sedyeyi açılan kapıya doğru sürdüm.

Vitya bütün bu zaman boyunca bir kere bile uyanmamıştı. Açıkça, başına bir şey gelmesi beni çok endişelendiriyordu. Kapıdan çıktığım anda babamın seslenmesiyle gülümsem bir oldu. Fakat şu anda önceliklerim vardı.

Arkadaki doktorlar sedyeyi görünce hemen yanıma geldiler. Birkacı hemen Vitya'nın nabzını ölçtü ve tartışmaya başladı. Sedyeyi iterek hastane kanadına döndüler.

"Siz ikiniz bekleyin."

Dedim giden doktorların ardından ve hemen içeri döndüm. Nesha'yı önceden yaptığım gibi kucağıma aldım ve diğer elimle de Rodya'nın elini tuttum. Jetten indigimizde Rodya'nın elinin sıkılaşmasıyla yavaşladım ve tek dizimin üstüne çöktüm.

"Bu doktorları size bakmaları için çağırdım. Söz veriyorum istemediğiniz hiçbir şey yapmayacak yaptıkları her şeyin nedenini açıklayacaklar. Eğer size zarar vermeye çalışırlarsa onları kendi ellerimle öldürürüm. Anlaştık mı?"

Rodya bir süre durdu. Bir duymaları için sesli şekilde konuştuğum doktorlara bir de bana bakıyordu. Sonunda kafasını salladı ve elimi yeniden tuttu. Doktorların yanına geldiğimizde Nesha'yı içlerinden birine uzattım.

"Duyduğunuzu ve anladığınızı düşünüyorum."

Dedim gitmelerinden önce. İkisi de kafalarını salladı ve iki küçük çocukla birlikte hastane kanadına gittiler. O sırada bütün bu zaman boyunca sessizce bekleyen herkes yanıma geldi. Hatta babam öyle bir sarıldı ki kemiklerimin ezildigini hissettim.

Light In The Dark  (Daughter of Stark)Where stories live. Discover now