.16.

1.9K 135 21
                                    


Gözlerini açtığında karşısındaki mavi ışıkla durakladı. Nerede olduğunu anlamak için hareket edecekken belinde hissettiği ağırlıkla kaşlarını çattı fakat bu kafasını kaldırana kadar sürdü. Tanıdık kahverengi saçlar görüş alanına girdiğinde yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu.Burnuna gelen kokuyla mayışsada yeniden uyumayacaktı. Zaten fazlaca uyumustu.Gözlerini sakince uyuyan adamın yüzünde gezdirdi.Yıllarca hayalini kurduğu, acaba nasıl biridir diye düşündüğü babası buradaydı ve o şimdi onun kolları arasında uyumustu.Okula başlamadan önce de merak ederdi babasını ama çok ustelemezdi.En azında ilk başlarda öyleydi. Okula başladığı zaman herkesin anne babaları ile gelip gitmeleri,konuşup kahkaha atan baba çocuklar,sokakta gezerken kızına dondurma ya da şeker alan babaları gördükçe daha çok düşünmüştü.Onun neden babası yoktu?Yoksa var mıydı?Peki varsa şimdi neredeydi?Neden yanında değildi?Yoksa onu sevmiyor muydu? Belki de bu yüzden bir babası yoktu? Babası onu sevmemis ve bırakıp gitmişti belki de? Küçük beyninde bu sorular her gün artarak büyürdü. Annesine ne zaman babasını sorsa bir şekilde her seferinde geçiştirirdi annesi.Diana da annesinden cevap alamamanın üzüntüsü ile odasına gider hayal ederdi.Acaba babası nasıl biriydi?Uzun muydu?Yoksa kısa mı?
Onun da gözleri mavi miydi?Ya da belki siyahtı?Diana gibi o da bir seyler parçalayıp birlestirmeyi sever miydi acaba?Bunları düşünürdü küçük zihniyle.Bazen resimler yapardı.Hayalindeki babası ve kendisini cizerdi.El ele,sarılırken... Hatta bir keresinde babasının onu omuzlarında taşıdığı bir resim çizmiş ve üstüne yamuk ama okunabilir el yazısı ile 'Seni 3000 kez seviyorum!' yazmıştı.

O günleri hatırlamak gözlerini sulandırmıştı.Gülümsemesini biraz daha genişletip babasının alnına bir öpücük kondurdu ve onu uyandırmamaya dikkat ederek kolunun altından sıyrılıp yataktan kalktı. Dünkü konuşmadan sonra Diana 'Seninle uyuyabilir miyim?' Diye sormuş Tony ise genişçe gülümseyip 'Sorman hata.'diyerek onu kucağına almış ve kahkahalar eşliğinde odasının yolunu tutmuştu. Ekip ise mutlu olmuştu. Yıllarca birbirinden uzak kalan iki kişi buluşmuştu ve mutluydular.Onlar arkadaştı ve arkadaşlarının mutluluğu onları da sevindiriyordu.

Diana sessizce odadan çıkıp mutfağa ilerledi.Kendine güzel koyu bir kahve koydu.Kahvenin hazır olmasını beklerken bir yandan da krep malzemelerini çıkarıyordu tezgâhın üzerine.Evet belki de daha yeni bir olay atlatmış olabilirdi ama bu zaten alışması gereken bir şey değil miydi? Iki dakika önce ölümle burun buruna gelmiş olabilirdi ama hayat devam ediyordu.Aynı zamanda kuledekilerin de Diana'nın yemeklerine ihtiyaçları vardı. Diana geldiğinden beri hepsi düzenli yemek yiyorlardı-Diana sağ olsun onları üç öğün pizzadan kurtarmıştı- ama onun yokluğunda düzenleri yeniden bozulmuştu.

Diana kahvesini kupaya doldururken diğer eliyle de yumurtaları almıştı. Kahve makinasını bırakır bırakmaz yumurtaları hızla kırıp karıştırma kasesine boşalttı. Suyu ve sütü de ekledikten sonra biraz tuzla beraber iyice karıştırdı. Unu da döküp hızla çırptı ki un topaklanmasın.Karışım hazır olduğunda tavaya biraz yağ döküp kısa bir süre ısınmasını bekledikten sonra kepçe yardımıyla karışımın birazını tavaya döktü. Alt kısmın iyice piştiğinden emin olduktan sonra hızlı bir hamle ile krepi havaya atarak tavada ters çevirdi.Bu işlemi karışımın kalanına da uyguladıktan sonra tabaklara bölüştürüp masaya yerleştirdi.Birkaç meyve dograyıp çikolata ve biraz da balla masaya yerleştirdikten sonra memnun bir gülümseme ile tek elini beline dayadı. Diğer eline de kahvesini alıp yudumladı.

Bugün yapacakları aklına geldiğinde hemen oturup kendi tabağını yemeğe başladı. Tam tabağını bitirmiş kahvesinin son yudumunu içerken diğerleri de yüzlerinde gülümseme ile masanın başına gelmişlerdi.

"Günaydın!"

Dedi Diana oldukça neşeli çıkan sesiyle.Diğerleri de onu aynı şekilde selamlarken Clint çoktan kendi tabağına gömülmüştü bile.Diana onun bu haline gülerken Tony yüzünde uzun zamandır huzurlu bir uyku çekmenin rahatlığı ile salonda belirdi.Diana'nın yanına geldiğinde onu belinden kendine doğru cekip kaşının kenarına bir öpücük kondurdu.Diana bu harekete kocaman gülümserken ekibin geri kalanı da aynı şekilde onları izliyordu.Uzun zamandır-Diana kuleye gelmeden önce-Tony'nin bu kadar neşeli olduğunu hatırlamıyorlardı. New York savaşı Tony'de oldukça derin bir yara bırakmıştı.O ne kadar bunu gizlese de arkadaşları biliyordu.Tony çok fazla uyumuyordu ve uyudugunda ise bu kısa süreli oluyordu.

Light In The Dark  (Daughter of Stark)Where stories live. Discover now