Kan...

Her yeri anne şefkatiyle sarıp sarmalayan kan kokusu küçük çocuğun ciğerlerini dolduruyordu.

Henüz küçüktü, dokuz yaşında oldukça küçüktü. Fakat önünde yatan anne ve babasının dahası diğer tüm akrabasının cansız bedenlerini hiçbir duygu barındırmadan izleyebilecek kadar iyi eğitim almıştı.

Soğuktu, karakışın ortasında incecik kıyafetlerle duruyor olsa da üzerine bulanmış sıcak kan onu ısıtıyordu.

Her yeri sarmış olan kan bu çocuğun belki de hiç görmediği şefkatle başını sıvazlıyordu.

"Hey sen! Çocuk." Ses onun ilgisini çekmedi ve önünde yatan cansız bedenlerden sızan kanı izledi. Hemen yanlarında ağlayan küçük kız çocuğu korkudan ruhunu teslim etmek üzereydi. Küçük kız, sırası ile tiz çığlıklar atarak anne ve babasını dürtüyor olsa da onlardan ses gelmeyecekti. Oğlan çocuğu biliyor fakat kız çocuğu böyle umut dolu olursa ileride çok üzülecekti.

"Ailen bunlar mı?" Çocuk gözünü dahi kırmadan izlemeye devam ederken yüzüne sıçrayan sıcak sıvıyı elinin tersiyle sildi.

"Artık değiller." Duygusuz çıkan sesi havada asılı kalmıştı. Çocuğun bu halinden etkilenmedi konuşan kişi. Korkudan titremekte olan küçük kıza baktı.

"Peki ya b..." Demeye kalmadan sözü kesildi. "Ailem!" Sesi yüksek çıktı ve bakışları kendisine korkuyla bakan kız kardeşini buldu. Boş bakıyordu ona da lakin kardeşi dimdik duran abisi karşısında titrek iç çekişlerine devam etti.

"Ne olsun istiyorsun çocuk?" İşte o zaman göz göze gelmişti tanımadığı, tepesinde dimdik duran adamla. Ardından giyindiği kıyafete ve yakasında yer alan bronşa baktı. Nerede görse tanırdı, bu bronş yanlışlıkla dahi birinin eline geçmezdi, çocuk bunu çok iyi biliyordu. Onun dünyada bir birey olmasını sağlayan kadın ve adam, demek oluyordu ki bu boylu poslu adama ihanet etmiştilerlerdi. "Şimdi ne yapacaksın?" Göz ucuyla cesetlere baktı. Hala sıcak olduklarına emindi, tarifsiz kan kokusunu içine çekti.

"İhanet edenin ne yerde ne gökte yeri vardır. Yem olsunlar aç kurtlara." Hiç beklenmedik cevap karşısında mimik oynatmak üzere olan adam, gülümsemek yerine başını ağır ağır salladı.

"İyi eğitilmişsin, güzel eğitilmişsin ancak şimdi daha iyi eğitileceksin." Baskın ve tok sesinden son demler dökülmüştü. Çocuk hiçbir şey sormadı. Prosedürleri bilir, her zaman kurallara hakim davranırdı.

İhanetin affı yok. Ailen olsa bile yok.

☄️

"İsmin ne çocuk?" Konuşmayı hiçbir zaman sevmemişti. Yanındaki adama baktı ardından yakasında duran elmas bronşa. Bu öyle bir elmas değildi. İçinde mansup oldukları, örgüt kurucusunun kanı vardı. Arabanın her sarsıntısında ise içindeki sıvı hareket ediyordu. Oldukça muazzam olduğunu düşündü.

"İsmim yok." Vardı lakin anmak istemiyordu. Bu yaşına kadar ideallerini öğretenler, çocuğun canını hiçe sayarak eğitim vermişti şimdi ise olanların düştüğü gaflete aklı almıyordu. Bu bronşa sahip olan adamı bile getirmeyi başaracak kadar gözleri kör olmuş olmalıydı.

KARAYEL +18 (KBM)Where stories live. Discover now