one

673 56 17
                                    


Balkonda sigara içen bedenler gökyüzünü izliyor, ara sıra koşuşturan insanlara bakıyorlardı. Kafalarında o kadar çok düşünce ve korku vardı ki hangi birini dile getireceklerini bilmiyorlardı.

Bir yıldır çabaladıkları plan istenmeyecek veya saçma bulunacak diye korkuyorlardı. Bütün emekleri boşa gidecek, bir yılları çöpe gidecekti.

Umarlardı ki öyle olmazdı.

" Sonunda geldi o gün, ha? " Eun-woo'nun sorusuyla San başını sallamış, sigarasından bir nefes daha çekmişti. O kadar stresliydi ki sigarayı tuttuğu parmakları titriyor, komik bir görüntü sunuyordu. Eun-woo ortağının bu heyecanıyla gülümsemiş, diğerinin cevap vermesini beklemişti.

" Bir zahmet gelsin o gün, bir yıldır adamları izliyoruz. Sapık damgası yiyeceğim diye korkuyorum artık. Adamların hangi jileti kullandığına kadar biliyoruz. "  dedi iri yapılı beden iç çekerek. Eğer biri gelip ona sürekli izledikleri yedi kişinin sevdiği ve sevmediği şeyleri sorsa oturur hiç susmadan bütün gün konuşabilirdi. O kadar yorulmuştu ki her hareketlerini izlemekten.

Eun-woo San'ın tavrıyla gülmüş, kafasını iki yana sallamıştı. Ardından yeniden kafasını gökyüzüne çevirmiş, iç çekerek mırıldanmıştı.

" Ceo kabul edecek mi ki teklifi? Sonuçta aralarından biriyle kedi köpek gibiler. Hoş o adam herkesle kedi köpek gibi. " dedi kendi kendine gülerken. San yalnızca iç çekmiş, aklına gelen bedenle gözlerini sımsıkı kapamıştı.

" Başka çaremiz yok, yine de onlara katlanmak zorunda olan biziz biliyorsun. " dedi ağlamaklı bir sesle. Eun-woo ona göz devirmiş, çalan alarmıyla ikili de panikle birbirine bakmıştı.

" Geldi lan! Toplantı saati, ne yapacağız?! " San'ın yerinde zıplamaya başlamasıyla Eun-woo elini diğerinin omzuna koymuş, güven verici bir şekilde gülümsemişti.

" Bir yıldır harcadığımız bütün emekleri değerlendireceğiz, hepsinin ağzını açık bırakacağız. " San öz güvenli bakışlar altında rahatlarken iç çekmiş, umutla mırıldanmıştı.

"Umarım, umarım yapabiliriz. "

Umuyorlardı ki yapabilirlerdi. Çünkü insanların göremediği ve kör kaldığı katillerden kurtulmak için onlara ihtiyaç vardı. Kimse hiç bir şey yapamıyor, çoğu inanmayıp dalga geçiyorken ölümler her geçen gün artıyordu. Buna dur denmesi gerekiyordu fakat normal insanlar bunu yapamazdı.

Sadece onlar yapabilirlerdi. 

O yedi kişilik ekip dışında kimse buna dur diyemezdi. Son çare onlardı.

-

İkili toplantı odasına girer girmez sahip oldukları öz güveni kaybetse de belli etmemiş, şirketin en büyük hissedarları karşısında gerilmekten alıkoyamamışlardı kendilerini. Eun-woo bilgisayarı hazırlıyor, San da projektörün açısıyla ilgileniyorken bütün gözler onlardaydı.

İki aptal da toplantıdan beş dakika önce gelip hazır beklemeyi akıl edememişti.

İşleri bitince birbirlerine bakmışlar, ardından derin bir nefes almışlardı.

" Öncelikle hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim. Yürütmek istediğimiz proje için bir yıldır araştırma yapıyoruz ve bir yıllık emeğimizin karşılığını alacağımızı umu- "

" Bir toplantım daha var direkt olaya geçer misiniz? " Ceonun cümlesiyle San göz devirmek istese de kendini tutmuş, Eun-woo gülümsedikten sonra sunumu başlatmıştı.

" Pekala, hızlı olacağım o zaman. İlk hedefimiz Kim Namjoondu, kendisini herkes tanıyor zaten değil mi? " dedi Eun-woo. Ceo Namjoonun bahsiyle gerilse de belli etmemiş, devam etmesi için işaret vermişti. Onun işaretiyle hissedarlar keyifle Eun-woo'ya dönmüş, yakışıklı ve zengin gencin neden bir hedef olduğunu merakla dinlemeye başlamışlardı.

PROOF |TAEJİNWhere stories live. Discover now