Bordo Bereli cesur bir askerin ve başarılı bir doktorun hikâyesi...
''Halide sana deli gibi aşık!''
En yakın arkadaşım, sevdiğim adama sırrımızı söylerken, duvarın dibinde gizlice onları izliyordum. Tüm bedenim heyecan ve korkuyla titriyordu, Ali D...
Devamının gelmesini istiyorsanız bol bol yorum yaparak isteğinizi belirtebilirsiniz. Yorumlar yazmak için en önemli motivasyon.
Keyifli okumalar.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Günlerden pazartesi, takvim 7 Kasım'ı gösteriyor. Ankara'da hafif serin bir rüzgâr hâkim. Bahçemizdeki ağaçların dallarından kopup yeşil çimeni kaplayan kahverengi yapraklar bir bardak çay eşliğinde izlenmeyi hak ediyor.
Elime çayı alıp mevsimi izlemeyi çok istesem de şimdi ilgilenmem gereken üç tane canım vardı. İlkiyle başladım işime.
Sabaha karşı eve gelen Ali'yi bu sabah da öperek uyandırmaktı amacım. Uykuya yenik düşebilen bir adam hiç değildi, tek öpücüğümde araladı gür kirpiklerini. Gördüğüm her ân içimi delip geçen kahverengi gözlerine tutundum.
''Günaydın.''
Elini yanağıma sarıp okşadı usulca, ''Günaydın.''
''İstersen uyu Ali, Demir'i okul için ben hazırlarım.''
''Olmaz öyle oğlum babasını da yanında istedi. İlk okul gününde yanında olmam lâzım.''
Evet canım oğlumuz bugün ana okuluna başlıyordu. Daha önce oyun gruplarına katılsa da bu ilk okul günüydü.
''Demir çok heyecanlı Ali, ben de böyleymişim ama babam söyledi.''
Kollarını belime sarıp beni yatağın içine çekti, ''Yerim senin heyecanını.''
Güldüm sıcaklığına sarılırken, ''Yesene.''
Dudaklarımız buluşacakken o ses duyuldu, ''Baba! Men uyamdım! Gelim mi?''
Demir'den sonra Yaz terörü başlamıştı. Ali ile hemen ayrıldık, ''Gel kızım.''
Yaz'ın boyu kapı kulpuna yetmese de zıplayıp yakalıyordu. Kapı usulca aralanırken kapı kulpuna tutunmuş ayakları yerden kesilen kızımız süzüldü içeriye. Sarı saçlarındaki toka çıkmıştı, yüksek ihtimal yatağına karışmıştı çoktan. Üzerindeki geceliğin paçaları dizlerine toplanmıştı. Zıplayarak yere indi. Bu onun en sevdiği şeylerden birisiydi.
Ali ise her seferinde telaşlanıyordu bu hâline, ''Yaz kolların acır kızım.''
''İç açı uk.'' diyerek koşturdu yatağa, konuşmayı ağabeyinden öğrendiği çok mu belli oluyordu? Benim yanağıma bir öpücük bırakıp babasının kolları arasına girdi.
Babasını ben kadar sık görmediği için Ali'ye daha fazla sırnaşıyordu. Ali evdeyken sürekli onun yanında olmak, ona doymak istiyordu. İçinde babasına karşı bir özlem olmasını hiç istemediğimden seviyordum bu hâllerini.
