14- YÜREĞİME ZORSUN

171K 7.7K 9K
                                    


Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar:)

''Kendi çirkinliğimi senin güzelliğinle unutmak istiyorum Halide

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


''Kendi çirkinliğimi senin güzelliğinle unutmak istiyorum Halide. Sen nereye, ben oraya, adım adım, insan sevdikçe iyileşiyor artık anladım... Lütfen bana izin ver olur mu, seni sevmeye çok ihtiyacım var.''


Ali Deniz'in söyledikleri tüm benliğimi sarsmıştı. Dokuz yıl önce yaşananların koca bir oyun olduğunu öğrenmiştim. Arya'nın benim ağzımdan yazdığı mektup o kadar çirkindi ki, Ali Deniz'in buna inanmış olması çok üzmüştü beni. Ben bunun hesabını bağıra çağıra sorarken, o gitmesi gerektiğini söylemişti. Gözlerime son kez baktı ve arkasını dönüp hızlı adımlarla çıktı binadan. Ne zaman döneceğini bilmeden, hatta sapa sağlam döneceğine söz vermeden gidiyordu. Şuan koca bir bilinmeze gidiyordu. Olduğum yerde çakışmış kalmıştım ne yapacağımı bilmiyordum. O kadar yoğun duygular içindeydim ki hangisinin ağır bastığına da karar veremiyordum. Önce Arya'nın bana yaptığı kötülüğün o kadarla kalmadığını öğrenmiştim, ona her şey yakışırdı artık ama bu yaptığı çok alçakçaydı, bunun hesabını ona elbette soracaktım. Arya benden dokuz yılımı çalmıştı. Ali Deniz'in o satırlara inanmış olması çok kırmıştı kalbimi ve bu kırgınlık alsa bir özürle geçmezdi biliyorum. Eğer o mektuba inanmasa ve gelip bana sorsa, ben yaşamazdım tüm bunları, yanmazdı canım. Ali Deniz o mektuba inandığı için çok hatalıydı benim gözümde, öyle çok kırgındım ki ona, insanın canını hep en sevdikleri yakardı. Ali Deniz bir kez daha yakmıştı canımı. Gözlerimin içine pişmanlıkla bakarak beni sevdiğini söylemişti, bu benim için hayal bile olamayacak kadar güzel bir şeydi. Ben onun ağzından duymuştum bu kelimeleri ama bu gece yaşananlardan sonra öyle ruhsuz ve anlamsız geliyordu ki, ben ne yapsam bu sevgiye inanamıyordum. İnandığımda, yok olacak gibi geliyordu, sahi var mıydı böyle bir şey. O da beni seviyor olabilir miydi? Ne düşüneceğimi bilmiyorum, nerede duracağımı bilmiyorum. Yere düşen mektubu aldım avcumun içine.

Elimi sıkıntıyla boynumda gezdirdiğimde annemin hediyesi olan kolye kopmuştu elimde kaldı. Ali Deniz'in dokuz sene boyunca sakladığı kolye. Ben burada ne yapıyordum sahi? Zaman denen kavram anlamını yitirmişti. Tek emin olduğum şey Ali Deniz'in gittiğiydi. Ben içimdeki tüm siniri ve hayal kırıklığını kenara ittim. Elimdeki kolyeyi avcumun içine hapsettim. Ali Deniz'in böyle gitmesine izin veremezdim.

Gözyaşlarımı silip, bir kez daha kırgınlıklarıma ev sahipliği yapmış olan binadan çıktım. Etrafta konuşulanlara ve koşuşturmaya kulak verdim. Yola çıkacak özel timin, tugayın helikopter pistinde olduğunu öğrenmiştim. Binada fazla zaman kaybetmiştim hızlı olmam lazımdı, Ali Deniz'i gitmeden görmem lazımdı, belki de bir daha hiç göremeyecektim, bu gerçeklik sert bir rüzgar gibi, tüm acısıyla çarpıyordu yüzüme. Hızlıca adımlarımı piste yönlendirdim. Özel timdeki askerler, aileleri ve yakınlarıyla vedalaşıyordu. Herkesin sarılacak, 'Kendine iyi bak' diyecek birileri vardı, ama onun yoktu. Ali Deniz öylesine yalnızdı ki o kalabalıkta, içim çok acımıştı. Askerler helikoptere binmek için hareketlendiğinde, helikopterin gürültü çıkaran pervane sesi yüzünden, sesimin duyulmamasından endişe etmiştim. Sesimi yüksek tutmaya çalıştım ve sanki ismini son kez söylüyormuş gibi çaresizlikle bağırdım.

ZORA SARILDIK/TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin