Dışarı çıktıklarında Freddy'nin Sude'yi hastaneye götürdüğünü öğrenmişlerdi. Selim'le birlikte ekip arabalarından birini almış, hastanenin adresini öğrendikten sonra yola koyulmuşlardı. Vardıklarında koşar adımlarla içeri girdiler ve Sude'nin bulunduğu ameliyathaneyi öğrenip, oraya yönlendiler. Freddy de oradaydı. 1,5 saatlik sıkıntılı bekleyişin ardından ameliyathane kapısından çıkan doktorun dibinde bittiler.

"Durumu nasıl?" "İyi olacak mi?" "O iyi mi? " ....aynı anda konuşan üçüne afallayarak bakan doktor "Sakin olun. Her şey yolunda... Kurşunlardan biri belini sıyırmış, diğeri karın boşluğuna saplanmıştı fakat derinde olmadığı için ameliyat çabuk bitti, kanamayı kontrol altına aldık. Yani bir sorun yok merak etmeyin." Diyerek içlerini rahatlattı.

*************

Sude iyileşeli bir hafta olmuştu. O iyileşene kadar Cat adalarında tatil yapmak için izin koparmıştı Melisa Serdar amirden. Harika geçen günlerden sonra dönüş yolu gözükmüştü. Selim ve Sude geldikleri gibi Türkiye'ye döneceklerdi. Melisa ise, önce Newyork'a gidip orada 3 gün kaldıktan sonra dönecekti. Neal'i çok özlediği için ona sürpriz yapmaya karar vermişti. Bir kaç saatlik uçak yolculuğunun ardından Newyork'a indiğinde, şehrin trafiğini çekemeyeceği için metroya bindi. İneceği yere geldiğinde oyalanmadan indi metrodan ve holdinge doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Fazla eşyalarını Selim'lerle gönderdiğinden yanında küçük bir sırt çantasından başka eşyası yoktu. Holdinge geldiğinde asansörle yukarı çıktı, Neal'in odasının kapısını heyecanla tıklatıp beklemeye başladı. "Gir" sesini duyduğunda onu ne kadar çok özlediğini bir kez daha anlayıp ihmal ettiği için kendine kızdı. Ardından içeri girdi. Neal kızın olduğu tarafa bakmadan konuşmaya başladı. "Buyurun ne iste...." Kafasını kaldırdı. "Minik?" Dedi şaşkınca.

"Yılan göz..." Dedi Melisa sırıtırken.

"Gerçekten akıllanmayacaksın." Diyerek yerinden kalkıp kıza doğru seri adımlar attı Neal. Gözlerinin içi gülüyordu. Melisa'nın yanına geldiğinde sımsıkı sarıldı. Aynı şekilde karşılık verip yanaklarından öptü kız.

Neal sitemle, "Niye geleceğini söylemiyorsun Minik?" Diye konuşmasına devam etti.

Tebessümle cevap verdi Melisa. "Sürpriz yapmak istedim. Seni çok özledim Mavişim ya."

"Çok iyi yapmışsın gelmekle, bende seni çok özledim. Minik bu kadar uzun ayrılık bize yaramadı bence." Dedi Neal, hoşnutsuz bir şekilde.

Melisa başını salladı, onu onayladı. "Bence de. Artık ayda bir üç günde olsa görüşeceğiz tamam mı? Sırayla gelip gideriz."

"Tamam sen iste yeter ki Minik." Dedi Neal ve genç kızın başını öperek sözlerine devam etti. "Şimdi kaç günlüğüne geldin?"

Sıkıntıyla kelimeleri ağzında geveledi Melisa. "Şey....aslında....."

Neal azarlarcasına, "Kesin kızacağım bir rakam, yoksa sen böyle ter dökmezdin." Dedi.

Kız dertli dertli cevapladı. "Ancak iki gün izin alabildim Neal. Zaten ablamlar da iyice kızdılar, "bir aydır iş gezisindesin artık dön" diyorlar."

"Madem bu kadar az vaktimiz var, o halde sana kızarak harcamayacağım. Hadi gidiyoruz." Deyince Neal, Melisa sevinçle boynuna atladı.

"Yaşa be. Bitanesin sen ya.... Yılan gözlü sevgilim benim."

Neal sırıtarak söze girdi. "Hadi hadi. Kes zevzekliği de düş önüme."

************

Sude ve Selim'in uçağı da nihayet Atatürk Havalimanına iniş yapmıştı. Uçuş boyunca uyuyan ikili sessizce kemerlerini çözüp, ayaklandılar. Koridor tarafında Sude oturduğu için önce onun ilerlemesi gerekiyordu. Kapıya hücum eden insanların arasından zorlukla sıyrılmışlar, inene kadar on dakika heba etmişlerdi. İkisi de suskundu hala. Uyku mahmurluğu çökmüştü üzerlerine. Valizlerini alıp bir taksiye atladıklarında derin bir nefes aldılar. Bir saate yakın beklemek zorunda kaldıkları için yüzleri asıktı. Bir an önce eve gitmek istiyordu her ikiside.

AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)Onde histórias criam vida. Descubra agora