4.1

2.9K 237 254
                                    

Beş ay. Beş koca ay. Hala buralarda mısınız? Burada olanlara kocaman sarılabilir miyim? Hepinizi yerim valla.

Eh klasikleşen minik bir özet kısmı gelsin mi?

Geçen bölümde Gökalp dağıttığı odasında uyandığında odasını Çağlar gelmeden toparlayamayacağını fark etmişti. Sonra Çağlar geldi. Minik bir sarılma sohbet derken onun dizinde uyuyakaldı. Sonra akşam vakitlerinde uyandığında Çağlar onun odadına şarj aleti için girdi ve o da bu Gökalp'e geç dank ettiği için aniden kalkıp odaya koşmuştu. Burak ve Cem'de ise okul çıkışı beraber kalmışlardı çünkü Cem'in ailesi evde yoktu. Evde minik sohbetler şakalaşmalar yakınlaşmalar falan derken duş alıp uyumuşlardı.

Hatırladınız mı? Hayır, değil mi? Bende hatırlamadım. Boşverin gitsin.

O zaman iyi okumalar.

***

"Dur!"

Ayağa kalkıp odaya koştum. Çağlar içeride çekmeceden şarj aletini alıyordu. Ama odam... temizlenmişti. Bazı şeyler dışında. Çıkarılamayacak duvarlardaki boyalar gibi. Ama kırık dökük her şey toplanmıştı. Etraf düzenliydi.

Dengemi kaybeder gibi olduğumda kapıya dayandım ki büyük ihtimalle aniden kalktığım için olmuştu. Odanın haline bakarken aslında şaşırmamam gerektiğini biliyordum. Çoğu eşyamız birbirimizin odasında duruyordu ve ben uyurken odama girmiş olabilirdi.

"Neden bana söylemedin?" Endişeyle ona baktığımda o çekmecenin yanındaki tuvali alıp havaya kaldırmıştı. "Beni çizdiğini bana söyleyebilirdin," dedi yüzündeki gülümsemeyle.

Bu yine uykumun gelmediği bir gece Çağlar'ın resimlerinden birini yaptığım bir tabloydu. Renklerle biraz oynamıştım sadece. Üstünün çıplak olduğu, omzunun biraz altından yukarısını alan; mor, pembe ve mavi tonlarını kullandığım bir resimdi. Evet ona söylememiştim. Ve resmi de neredeyse unutmuştum.

"Çok güzel olmuş. Çok yakışıklı görünüyorum değil mi?"

Buna istemsizce gülmüştüm. O da tuvali yerine koyup bana ilerledi. "Sen hep yakışıklı görünüyorsun," dedim.

"Sana attığım gıdıklı fotoğraflarda değil ama."

Gülerken ona sarılıp başımı göğsüne gömdüm. "Ama ben o fotoğraflarını daha çok seviyorum."

Kolları beni sıkıca sararken titrek bir nefes vermiştim. Görmüştü. Odamın halini, neler yaptığımı... Ne düşünmüştü? Deli olduğumu, kafayı sıyırdığımı ya da doktora ihtiyacım olduğunu falan. Bunu ilk defa görüyordu. Beni tanımadığını düşünür müydü? Aklında oluşan yeni fikirler yüzünden benden soğur muydu? Ya benden iğrenirse. Ya iğrenç biri olduğumu düşünürse. Ya beni sevmediğine kanaat getirirse. Ya... Ya... tanrım ben... neden düşüncelerimi susturamıyorum?

"Gökalp." Başımı kaldırıp Çağlar'a baktım. "İyi misin?" Başımı salladım. Elbette ki iyiydim. Ben her zaman iyiydim.

"Evet, iyiyim. Üzgünüm, seni endişelendirmek istemedim."

"Sen iyiysen sorun değil." Sessiz kalıp bir kez daha odaya baktım. Hem toplanmış hem de dağıtılmış halinden kalan izlere. Çağlar tekrardan kollarıma girdiğinde yürümeye başladı. "Benimle gel bakalım."

*

Çağlar...
Saatler önce...

Gökalp'in derin uykuda olduğuna emin olduğumda başını kaldırıp yerimde kaydım ve başının altına yastık koydum. Hafifçe uyanır gibi olduğunda saçlarını öptüm. Eli beni aradığında elini tuttum. "Buradayım."

Ev Arkadaşım | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin