"Chanyeol sevgiyle gülüyor, ilk defa görenler beğensin." Sırıtarak söyledikten sonra ona vuracağımı anlayıp hızla kaçmıştı. Bir ara arkasına dönüp bana el hareketi yapmış ve gülerek binaya girmişti. Bayılıyordu beni sinir etmeye, geri zekalı.

Ertesi gün

Yemekhanedeki amcaya tepsime bir şeyler koymasını rica etmiştim. Ellerimi şu anlık kullanamadığımı öğrendiği için sadece yemek koymakla kalmamış, masama kadar getirmişti. Başımı saygıyla eğip teşekkür ettikten sonra çatalı iki avucumun arasına aldım. Yavaş da olsa çatalı tavuğa batırmaya başarabilmiş ve ağzıma doğru götürmüştüm.

Ağzımdaki lokmayı çiğnerken kapıdan gelen seslerle gözlerimi devirdim. Askeriyede bir gün tartışma çıkmasa dişimi kırardım.

"Şaka mı yapıyorsun? Komutanların yemekhanesine giremezsin." Kapıdaki görevli asker konuştuğunda hangi rütbesiz aptalın buraya gelecek kadar cesur olduğunu sorguladım kendi kendime.

"Benimle giriyor. Çekil kapıdan. " Minseok'un sesiyle o tarafa döndüğümde Baekhyun'u görmemle gözlerimi büyültmüş, inanamaz gibi ona bakmıştım. Bu çocuk cidden yürek yemiş falan olmalıydı.

Komutanların arasında onunla beraber görünmek istemediğim için saklanacak bir yer aradım ama yemekhanede en fazla nereye saklanabilirdim ki? Baekhyun'dan saklanarak kurtulamayacağımı anladıktan sonra ayağa kalkıp kapıya doğru döndüm, gitmek için birkaç adım attığımda içeri giren Junmyeon'la olduğum yerde kalmış ve asker selamı vermiştim. Gözleriyle kalktığım masamı işaret ettiğinde içimden küfürler yağdırdım.

Baekhyun cidden yemek yemem için Binbaşı Minseok ve Yarbay Junmyeon'la konuşacak kadar cesur ve zeki miydi? Bu veledin cesareti beni her geçen gün daha da hayrete düşürüyordu.

Mecburen masama tekrar oturduğumda Baekhyun da yanıma oturmuş ve kimseyi umursamadan çatalı eline alıp tepsideki pilav kasesini önüne çekmişti. Çubuklara sıkıştırdığı yemekleri teker teker dudaklarıma uzatmış, bıkmadan ve bir kere bile üflemeden tepsideki her şeyi yedirmişti. Son olarak su içmeme de yardım etmiş ve tepsiyi kirlilerin durduğu yere götürmüştü.

Yemek boyunca komutanların bize değen bakışlarını görmezden gelmeye çalışsam da başarısız olmuştum. Eğer ellerim sağlam olsaydı gidip karşımdaki masada oturan tüm komutanlara güzel bir yumruk geçirirdim. Sinirle ayağa kalkıp Baek'in gelmesini bekledim, yemekhaneden beraber çıktık ve odama girdiğimizde ona döndüm.

Masumca bana bakarken onunla ciddi ciddi konuşmak çok zordu. Yutkundum. Gözlerimi kapayıp derin bir nefes alışverişi yaptım.

"Baekhyun, bak. Teşekkür ederim ama bana yardım etmeyi kes. Ayrıca Junmyeon Komutan'ı falan neden çağırıyorsun? Bunu yapamazsın."

Onunla böyle konuşmamı beklemiyor olacak ki bir anda şaşırdı, sonra bozuntuya vermemeye çalışıp lafa girdi. "Böyle düşünüp gideceğini bildiğim için çağırdım ve tam da tahmin ettiğim gibi gitmeyi denedin."

"Komutanlar arasında böyle olmamızı istemiyorum Baekhyun. Bunu sana en başından söylemiştim." Sakin bir şekilde konuştuğumda derin bir nefes aldı. Üzerine yürümek istememiştim ama ona doğru attığım iki büyük adım tam olarak öyle durmuştu. Baek üzgün bakışlarını yüzümde gezdirdi. Sonra da biraz gerileyip aramızdaki mesafeyi eski haline getirdi. "Çok," dedim. "Çok dikkat çekmeye başladın artık."

Başını yere eğdi, konuşmam bittikten sonra tekrar gözlerime baktı. "Yanlış anlaşılacak bir şey yapmadım ki... Sana dokunmadım, sarılmadım, saygısızca bir şey demedim. Sadece yemene yardım etmeye gelen bir askerdim."

Kod Adı: Bela •chanbaek•Where stories live. Discover now