23

1.8K 202 82
                                    

yeni bölüm ne zaman diye çok sormuşsunuz arkadaşlar (3 kişi) sınavlarıma rağmen yazmaya çalıştım, umarım beğenirsiniz❤️

iyi okumalarr🥰🥰

Harry bekleme odasında volta atarken gerginlikten ölecek gibi hissediyordu. Tanınmamak için yüzünü değiştiren bir büyü yapmıştı ve St. Mungo'ya geleli bir saati geçiyordu. Ron'un olduğu kat üst düzey güvenlik önlemleriyle korunduğu için seherbazlar onun geldiğini Hermione'ye haber vereceklerini, o gelip onu alana kadar bu odada beklemesi gerektiğini söylerek gitmişlerdi. Adını sorduklarında James Parker olduğunu söylemişti, Hermione'nin onu bu isimle tanıyacağını biliyordu. Onu bilerek bu kadar bekletmiş olmalıydı. Harry'i gerginlikten öldürmek için.

Oturup kafasını duvara yasladı. Acaba Teddy de burada mıydı? Hermione, çocuğa geçen sene Noel'de gönderdiği süpürgenin kırıldığını söylemişti. Yenisini alsa aralarını düzeltebilir miydi? Kendi kendine güldü. Bu kadar aptal olması için ona para mı veriyorlardı?

Kapı aniden açılınca heyecanla ayağa fırladı. Aynı hızla içeri giren Hermione ona hiç bakmadan kapıyı kapattı ve asasını çıkarıp bir sessizlik büyüsü fısıldadı. Sonunda ona döndüğünde gözlerinde kuzgun saçlıyı üşüten bir soğukluk vardı.

Harry onu görene kadar bu kadar özlediğinin farkında değildi. Kadına sarılmak isteyen kollarını göğsünde birleştirip "Ron nasıl?" diye sordu kısık sesiyle.

Hermione odanın karşısındaki koltuğa oturdu. "İyi, az önce uyandı."

Harry ciğerlerine baskı yapan tonlarca ağırlığın bir anda kalkmasıyla derin bir nefes aldı. Korktuğu başına gelmemişti işte, o iyiydi. Bir süre daha bu odada olacaklarını anladığında eski yerine oturdu. Aralarında sadece birkaç adımlık bir mesafe vardı şimdi ama Harry yine dünyanın öteki ucundaymış gibi uzak hissediyordu.

"17 gündür komadaydı, bize kendimizi en kötü ihtimale hazırlamamızı söylediler." Harry gözlerinden yaşlar akan kadına acıyla baktı. "Ben... ben onun öleceğini sandım."

"Hermione-"

"Yaklaşma!"

Harry yanına gitmek için ayaklanmışken reddedilmesiyle kalktığı yere geri oturdu. Hermione dakikalarca hıçkıra hıçkıra ağladı. Günlerdir çocuklarına ve bütün büyü dünyasına güçlü görünmek için kendini tuttuğu anlaşılıyordu. Harry hiç sesini çıkarmadan genç kadının içindekileri döküp rahatlamasını bekledi.

Yıllar Hermione'yi hiç değiştirmemişti. Üstündeki bollaşmış eşofman ve kirli tişörte rağmen hala Harry'nin gördüğü en güzel kadındı. Tepesinde büyükçe toplanmış topuzun tutamadığı birkaç kıvırcık tutam güzel yüzünü çerçeveliyordu. Tek fark gözleriydi. Harry'e her baktığında sımsıcak olan kahveler artık soğuktu.

Hermione sakinleştiğinde yüzünü tişörtünün etekleriyle silip ona döndü. "Şu büyüyü kaldırır mısın artık yüzünden?" dedi ağlamaktan çatlamış sesiyle. "Karşımda başka birisi varmış gibi hissediyorum."

Harry salaklığına söverek asasını çıkardı ve büyüyü bozdu. Yaşlar tekrar Hermione'nin gözlerinden süzülmeye başladığında Harry ne yapacağını bilemeyerek oturmaya devam etti.

"Bize ne yaptığını görüyor musun?" dedi Hermione. "Yıllar sonra karşımdasın ama sana sarılamıyorum bile." Histerik bir kahkaha attı. "Ron ölümden döndü, sen yıllardır ortada yoktun, ben rezil bir haldeyim... Geldiğimiz şu hale bakar mısın!"

Harry gözlerini tavana dikip derin bir nefes aldı. "Burada kalamazdım Hermione. Zamana ihtiyacım vardı, bunu en iyi sen biliyorsun."

"Ben sana gereken zamanı verdim zaten Harry, bilmiyormuş gibi konuşma. Yıllarca herkesi, her şeyi ayakta tuttum ben sensiz. Sana bir kere olsun hesap sordum mu? Bir kere olsun kızdım mı sana? Çizgiyi sen aştın."

silence | drarryWhere stories live. Discover now